Bölüm 2

24.5K 899 9
                                    


        Aylardan eylül üniversite sınavlarının açıklanmasına kalmış iki gün.. Mela'nın kalbi pır pır içinde ufacık karıncalar horon tepip kemençe çalıyorlar. Bir yandan hazırlanıyor bir yandan ise türküsünü mırıldanıyor "Çayeli'nden öteye gidelum yali yali.." Sevincinin bi sebebi ise Çamer'lerin kahvaltıya gelmesi. Gelip saçlarını karıştırması sonra gözlerinin en içine bakıp "Napaysun kızıl cadum" deyip kendisini kızdırması kızmayıp ama sırf onunla biraz daha vakit geçirmek için kızmış gibi yapması..

       Derin bir ahh çektiği sırada aşağıdan anacığının seslenmesi ile koşarak merdiven başına geldi Mela.

"Kııuz!.. Mela kizum hadi daha sofra hazurlanacak.. Evladum sen uyuntu da değilsun ama hadi daa.."

Güldü Mela ah bu tonton sultan.. "Geldim geldim anacım." deyip hızla indi merdivenleri annesinin yavaş in kizum diye bağırmasını duymadan. Mutfakta kahvaltıyı hazırlayan emektarları Emine teyzesine "Yettim Emine sultan." deyip hızla yardım etti.

Evleri Artvin Hopa'nın kasabasında eski iki katlı Karadeniz evlerindendi. Anneannesi ve annesi  yaz kış buradaydı. Abisi Ali ve eşi Menşure Artvin merkezde oturuyorlardı ve ailesi oradaki büyük evlerine ara ara gidip geliyorlardı. İşte Çamer'lerin ailesi burada olduğu gibi orada da iki sokak ötelerinde oturuyordu.

Mela'nın düşüncelerini Çamer'e dair hayallerini zil sesi böldü. "Ben bakarııımmmm.." diye uçarak kapıya koştu Mela. Mavişi gelmişti şimdi kapıyı açacak mavişi nefes nefese kalmışsın kızıl diyecek annesi Sultan anne takulma kizuma deyip kocaman sarılacaktı ona. Ama öyle olmadı.

Kapıyı açınca önce karşısına Çamer'in dedesi ve anneannesi çıktı onların ellerini öpüp içeri gönderince  Bekir babası geldi durgun ve biraz moralsizdi galiba. Selam verip kocaman öptü onu içeri girdi sonra Sultan annesi geldi oda durgundu ve oda kocaman öpüp girdi içeri. Sonra Çamer'inin abisi İdris abi ve eşi Melek girdi onlar büyüklerine göre daha güler yüzlüydü ama onlarda durgundu. İçini afakanlar bastı Mela'nın ne oluyordu Allah aşkına. Kankası biricik arkadaşı aralarında herkes den gizli kullandıkları meşhur kelime ile görümcesi Esvara geldi en son gözleri dolu dolu. Dayanamadı yaklaştı yamacına arkadaşının kulağına doğru fısıldadı "Ne oluyor Allah aşkına Esvara?.." arkadaşı ise sonra dercesine geçiştirdi ve içeri girdi. Galiba Çamer yoktu. Tam kapıyı kapatacakken Çamer büyük elleri ile kapıyı tuttu ve yarı sinirli yarı durgun sesi ile " Müsaade et Mela." deyip yüzüne bile bakmadan içeri girdi.

Çamer Mela dedi ya kızılım deyip ım eki ile sahiplendiğini söylemedi ya içi gitti Mela'nın gözleri dolu dolu arkasını dönüp içeri girecekken anneannesi ile göz göze geldi. Yaşlı kadın nur dolu hafif tebessümlü sesi ile "Hadi kizum geç mutfağa sen.." deyip misafirlerin yanına geçti.

Yaşlı kadın anlıyordu torunun gönlündeki yangını torunu gönlündeki yangının farkındaydı küçücük yaşına rağmen ama torunu saydığı koca eşek farkında değildi galiba.

Mela o sabah misafirleri ağırladı ailesi ile ağırladı ama sabah kalktığı neşesi yerinde yeller eserek ağırladı ağırladı ama ruh gibi hali ile ağırladı. Çamer onunla konuşmuyor konuşursa tek kelime ile konuşuyor yüzüne bakmıyor sanki ona çok kızmış kırılmış gibi onu görmüyordu.

Kahvaltı bitmiş ve misafirler giderken bir daha iki gün sonra Çamer'lerde kahvaltıda buluşmak üzere anlaşmıştılar. Mela bunun geçici bi hal olduğunu belki aile arasında bi problem olduğunu geçip gideceğini düşünerek yolcu etti misafirlerini.

İzmir'de ticaret üzerine holdingleri vardı bi ayağı Artvin'de olan holdingi iki ailenin üç genç erkeği yönetiyordu. Ali abisi üniversiteyi işletme veya ona benzer bir konu üzerinde okuyup onlar ile çalışmalarını istese de Mela çocuk gelişimi okumak istemiş ve tercihlerini bunun üzerine yapmıştı.

İşlerin sakin olduğu bu zaman diliminde üç genç de Artvin'de olduğu için sık sık görüşürdü bu sıralar iki aile.

** İki gün sonra**

 Mela sabah erkenden kalkmış ılık bir duş almış saçlarını hafifçe kurutmuş mavi kırmızı oduncu gömleğini mavi kot pantolununu giymiş saçlarını tepeden toplamış güzel yüzünü ortaya çıkarmış sonra da ailesinin yanına inmişti. Anneannesi onlara gitmelerini kuşluk namazını kılıp geleceğini söylemişti ve Mela'larda Çamer'lerin evine geçmişti.

Kahvaltı hazırdı  ama annelerin ayrı babaların ayrı konuşulacak konuları vardı. Anneler mutfakta masa başında babalar çalışma odasındaydılar.

Mela dostu Esvara ile onun odasında bilgisayar başında sonuçlara bakıyordu ve kazanmıştı istediği şehir olmasa bile gideceği yerde denizden mahrum olsa bile özel üniversiteyi yüzde yüz burs ile kazanmıştı. Hızla merdivenleri koşarak indi. Tam merdivenlerin sağ kısmında ki çalışma odasına dalacağı sırada Çamer'in bağırması ile eli havada kaldı..

"Dede baba!! Anlamıyorsunuz. Ben Mela'yı sevmiyorum. Sevmiyorum!! Nerden çıktı bu evlilik Allah aşkına.. Kız küçücük küçük. Hem siz ne biliyorsunuz benim İzmir'de sevdiğim olmadığını. Yapmayın. Gidip bu fikri de kızın kafasına sokmayın."

Tam  Çamer'in dedesi konuşmaya başladı "Çamer oğlum.. " dedi ki koşarak çıktı evden Mela koşarken kolu evin demir kolluklarından çıkan demir ile boydan boya çizilmiş kesilmişti. Mela buna aldırmadan koştu koştu tee eve gelene kadar koştu. Yüreği ağzındaydı sevmiyorum demişti Çamer sevmiyorum demişti benim İzmir'de sevdiğim var demişti. İçinde açan çiçekler solmuş iki kaburgasının arasına saklayarak sevdiği Çamer iki kaburgasının da yıkarak perişan etmişti onu. Onun Çamer'i değilmiydi şimdi deniz gözleri aşk ile başkasına mı bakıyordu. Sanki Maral şelalesinden atmış suyunda boğmuşlar gibi nefes alamıyor nefesi boğazında takılıp kalıyordu genç kızın..

İleride başını kaldırmış başında yaşmağı ile seccadesi üzerinde oturan ona bakan anneannesi ile karşılaştı. Gözleri dolu dolu "Gel uşağum gel gül goncam" deyip çağıran anneannesinin dizlerine başını yasladı..

Hıçkırıkları arasında fısıldadı saçlarını okşayan anneannesine " Gönder beni anneanne. Kurbanın olayım gönder. Dayanamam anneanne ne olur ne olur gönder beni.. "


SEVDALUK - TAMAMLANDI ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin