Mela dört yıl önce yaptığının kimseye veda etmeden gittiğinin ve şu geçen dört yılda hiç birini görmediğinin utancı ile gelenlere doğru hareket etti.
Herkesin aklında farklı düşünceler vardı ama gelecek günler ne değişikler getirecekti kimsenin haberi yoktu.
Havaalanı çıkışı adeta cümbüş yeri gibiydi. Bu aileler ve her ailenin ferdi bir birini iki gün görmese bile karşılaşmaları coşkulu oluyordu. Mela en son dört yıl önceki kahvaltıda bu coşku ile iç içe olduğunu düşündü. Her bir yani garip bir burukluk kapladı.
Böyle olması böyle güzel insanlardan uzak kalmasının suçlusu kimdi? Herşeyden uzak kalan kendisi mi? Belki direk yüzüne olmasa da o kapı ardında söyledikleri ile Çamer'mi? Yoksa ikisi arasında evlilik olması için çabalayan zorlayan ailesi mi? Kimdi suçlusu şuan ki burukluğunun?
Koluna dokunan arkadaşı Bahar ile yüzündeki buruk gülümsemeyi kocaman yaptı. İnat değil mi can içi anası da dahil herkes ama herkes onun kalp eksikliğini kaburgalarının arasındaki boşluğu, eksikliği fark etmeyecekti. Ettirmeyecekti.. Dört yıl önceki neşeli Mela geri gelmişti ama yüzündeki maske ve kalbindeki boşluğu ile birlikte..
Herkes çıkışa gelip arabalarına binerken annesi abisinin arabasına anneannesi ise "Mela'mun arabasuna bineceğum kizum şöforum ola benum" demiş herkesin gülmesi eşliğinde -buna Çamer beyimizde dahil- Mela ile abilerine geçtiler. Herkes gülüyordu lakin herkesin gözlerinde gülmelerine tezat dolu dolu durgunluk vardı. Ve buna da Çamer dahil.
Abilerinin evine geldiklerinde yengesinin önceden hazırladığı kahvaltı masasını ufak dokunuşlarla tamamlayıp kimse bir yere yerleşmeden herkes kahvaltıya geçti.
Çamer'in annesi diğerleri gibi önce Mela'nın boyunluğunu sordu. Ama tüm ailenin duyacağı şekilde sordu istemeden de olsa
"Kınalu kizum ne oldi sana böyle?."
Mela ufacık tebessüm edip dört yıldan sonra ilk konuşmalarını yaptı. Önce
"Sultan teyze" dedi. Demesi ile gözlerine hüzün yerleşti kadının. Önceden anne derdi ona sebepsiz yere çocukluğundan beri ikinci annesi yerine koymuş anne demişti ona Mela. Sonra konuşmaya devam etti.
" Dün sabah ufak bir kaza geçirdim. Sabahın nurunda ayağım kaydı da düşüverdim odada. Önemli değil yani." cümlesini tamamlaması ile annesi sorusunu sormuş annesinin sorduğu soru ile aynı anda Çamer ile göz göze gelmişlerdi.
"Bayılma yok demu kizum. . Dikkatlisundur sen ceylanum böyle yaparsan bize haber etmazsan aklimuz sende kalur da.." uzanıp annesinin elini tuttu Mela dik dik Çamer'e bakarken
"Yok anacuğum yok. Öyle moral bozuklukları yaşamıyorum artık ki bayılayım dedim ya kaza oldu" Sesi duruşu ciddi ciddi iyi olduğunu söylerken bakışları direk Çamer'in gök mavisi gözlerine işliyor işlerken de sen getirdin boynumu bu hale diyordu.
"Hem ufacık bir sey haber versem telaş ederdiniz." kelimelerin üzerine basa basa son cümlesini de söyledi. "Basit önemsiz bir şeydi. Geldi geçti annem. Artık gerçekten önemli şeyleri dert ediyorum. Meraklanma sen."
Mela'nın verdiği cevap ile herkes kahvaltısına geri dönerken Mela son kez Çamer'in tam göz bebeklerine bakıp sonra sanki o karşısında o yokmuş gibi sol yanında oturan Esvara ile konuşmaya başladı.
Tüm aile kahvaltıya devam ederken Mela içten içe buruk bir şekilde gülüyordu. Başına ne geldiyse böyle bir kahvaltı sonrası gemişti. Anneannesi Çamer'in annesi ile konuşuyor abisi Çamer ve Çamer'in abisi kendi aralarında konuşurlarken diğer herkes gruplar halinde kendi aralarında konuşuyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDALUK - TAMAMLANDI ♡
Romance(Bölümler kaldırılmadan düzenlenecek ❣️) Mela ve Çamer iki ayrı kutup. İkiside Karadeniz gibi hırçın. İkiside karadeniz gibi çok güzel. Mela Annesi ve anneannesi ile Karadeniz'de yaşayan köklü ailelerden birinin kızı. Çamer üç erkek kardeşlerden en...