1.Bölüm

4.4K 448 111
                                    




"Lanet olsun, ayaklı bir bok gibi görünüyorsun."

Chanyeol Sehun'a sadece kızgın bir bakış atıp hepsinin sonu "siktir" ya da "cehenneme git" ile biten anlaşılmaz cümleler mırıldandı. Gelişigüzel bir şekilde sırt çantasını tezgâhın üzerine asıp kendisini kasanın arkasına yerleştirdi. Bu gün sıradan bir gün olsaydı, muhtemelen Chanyeol Sehun'un omzunu yumruklar, söylediğine gülüp gene "siktir" ile biten bir cümle kurardı. Ama bu gün sıradan bir gün değildi, rüyadan sonra ki sabahtı. Uyandıktan sonra rüyadan çok bir kâbus gibi hissettirmişti gerçi. Şimdi bile Chanyeol rüyayı düşünüp o kanlı yüzü, hançeri, çığlıkları-

Dur, Chanyeol kendini zorladı. Dur, dur atık. Oysa parmakları titremeye ve gözleri yanmaya başlamıştı bile.

Chanyeol'ün hareketlerinden anlaşılır olmalı ki Sehun elindeki bakır cezveyi kurulamak için tuttuğu bezi anında bırakıp hemen onun yanına gitti. "Oh kanka... yoksa-"

Chanyeol Sehun'un varlığından geriledi ve sızlanarak tezgâhın yanına çöktü. Tezgâhın kenarı beline girdi ama Chanyeol o an acıyı önemseyecek gücü kendinde bulamadı. Elleri titrerken avcu içleriyle ağzını kapadı.

Bu gün işe gelmemeliydi. Mal, niye bunun iyi olacağını düşünmüştü ki? Baristayı arayıp hasta olduğunu söyleyebilirdi ya da doğrudan neler olduğunu anlatabilirdi. Sarışın olana Chanyeol'ün rüyaları yeni bir haber değildi, Sehunla Chanyeol yedi yaşından beri arkadaşlardı. Sehun'un rüyalarını öğrendiği ilk günü Chanyeol hala hatırlıyordu. Chanyeol'ün yıllardır kaçınmaya çalıştıkları şeyi yapıp birlikte yatıya kaldıkları gündü.  Sonunda daha fazla bahane üretemeyince o gece pes etmişti. Tıpkı Chanyeol'ün beklediği gibi rüyalar gecenin ortasında onu buldu ve çığlık çığlığa uyandığında Sehun'un da korkudan ödünü patlatmıştı .

O zamanlar çocuktu, rüyalar genellikle onu panik ataklara sokar ve nefes almasını keserdi. Tabi bu iyi gecelerdi. En kötü halde, Chanyeol kendini tuvalete atıp tek yaptığı hava öğürmek olana kadar kusardı. Şansa Sehun'da kaldığı gün iyi halleriydi de Chanyeol'ün tek sorunu nefessiz kalmaktı. Sehun annesini çağırmak istemişti fakat Chanyeol bileğini o kadar sıkı tutmuştu ki Sehun da onunla ağlamaya başlamıştı. Chanyeol, Ebeveynlerinin ona öğrettiği nefes egzersizlerini hatırlamaya çalışmıştı. ("Gözlerini kapa Chanyeol ve yavaşça derin bir nefes al, işte böyle tatlım.") Daha sonra Chanyeol, Sehun'a rüyalarını anlattı.

Çok şükür sarışın çocuk kaçmadı, onu korktuğu gibi terk etmedi de. Daha sadece 10 yaşındayken Sehun Chanyeol'ü dinledi ve rüyalarının belirtilerini öğrenmeye başladı. Bazen Sehun'a sahip olmak tanrının bir lütfuydu bazense, bu gün gibi Chanyeol sadece yalnız kalmak istiyordu.

Umutsuzca ve endişeli görünen Sehun derin bir nefes verdi, anlayışla "Gene o rüyalardan birini gördün, değil mi?" dedi.

Chanyeol kafasını çevirdi ama başıyla onayladı. Gözleri hala yanıyordu.

"Şu aldığın ilaca ne oldu? Rüyaları durdurduğunu söylediğini sanmıştım." Endişe ve ilgiyle sordu Sehun.

Chanyeol yüzünü buruşturdu. Annesini neden dinledi, bilmiyordu. İlaçla tedaviyi düşünmesi için Chanyeol'e bu fikri öneren annesiydi. Annesini seviyordu, kesinlikle, fakat bu konuda onu dinlemek hayatında verdiği en kötü kararlardan biriydi.  6 yaşından beri Chanyeol rüyaları görüyordu ve o günden bu yana ailesi ona yardım etmeye ve bunun normal bir durum olduğunu kabullenmeye çalıştı. Chanyeol'ü bir terapiye yazdırdılar fakat bu rüyaları durdurmadı. Değişik uyuma teknikleri üzerinde çalıştılar ama bu da bir işe yaramadı. Bir sürü sağlık dergisi karıştırdılar, psikolog ofisleri uğrak yerleri oldu, fırsat bulunca hastanelere bile gittiler fakat hiçbir şey değişmedi. Şimdi, 26 yaşında o rüyalar hala Chanyeol'ü buluyordu ama değişiyorlardı. Şimdi, Chanyeol'de o rüyanın bir parçası olmaya başlamıştı. Olan biten her şeyi hissetmeye başlıyordu. Bu korkutucuydu. Evet, Chanyeol'ün annesi haplar önermişti ama Chanyeol hapların işe yaramayı aylar önce kestiğini Sehun'a söylememişti. Şimdiye kadar.

Saving The 10th Prince (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin