Chanyeol, birinin kapısını çalmasıyla uyandı.
Gözleri birden açılıverdi ve sıçrayarak yatağında doğruldu. Birisi tekrar kapısına vuruyordu. Chanyeol'ün gözleri genişledi. Prens. Eun muhtemelen şimdiye uyanmıştı. Başka bir panik atak daha mı geçiriyordu? Chanyeol üzerindeki battaniyeyi hemen fırlattı ve hızla cübbelerinden birini sırtına geçirirken kapıya doğru adımladı. Kyungsoo odaya adım dahi atamadan önce Chanyeol kapıyı kaydırmıştı.
Chanyeol karşısında gördüğü kişiyle, buz kesti. Kafası karışmıştı.
"Kral tarafından çağırılıyorsunuz." Kayıtsız bir ifadeye sahip saray muhafızlarından biri duyurdu.
Chanyeol yutkundu. Kolunun altında Kyungsoo'nun boğuk nefes alışverişlerini duydu. Hizmetlinin endişesi etrafa dalga dalga yayılıyordu.
"K-kral beni mi istiyor?" Chanyeol gergince kekeledi. Her ne kadar Kral'dan nefret ediyor olursa olsun, Chanyeol yine de o adamdan korkuyordu. Kral inanılmaz derecede katı ve duygusuzdu. Chanyeol, soylunun ne düşündüğünü hiçbir zaman anlayamıyordu.
Muhafız homurdandı. "Derhal taht odasına çağırılıyorsunuz."
Chanyeol tekrar yutkundu. Kral ondan ne istiyor olabilirdi? Soylu zaten onu saraydan sürüyordu. Bu yeterince kötü değil miydi?
Chanyeol, cübbesinin çekildiğini hissetti. "H-Hoojun. Kral'ı bekletmemelisin." Kyungsoo titrekçe mırıldandı.
Chanyeol, kısa hizmetlisine baktı. Kyungsoo'nun gözleri büyümüştü ve alt dudağını dişliyordu. Chanyeol, adamın korktuğunu biliyordu. En son böyle biri villaya geldiğinde, Chanyeol infaz edilmek için götürülmüştü. Hizmetliyi endişelendiği için suçlayamazdı.
Chanyeol onu rahatlatmak ister gibi Kyungsoo'ya gülümsedi ve muhafıza döndü. "Seninle geliyorum."
Muhafız onayladı ve Chanyeol'e villasından saraya doğru rehberlik etti.
..........
Deja vu'nun nasıl işlediği şaşırtıcıydı.
Chanyeol daha önce buradaydı- taht odasında dizleri üzerinde, dört muhafız tarafından alıkonulmuş ve kralın denetimi altında titrerken... Şimdi de eksik tek şey muhafızların boynunda ve kollarında olan elleriydi. Chanyeol yaşananların bir tekrarının olmaması için dua etti. Vücudu iyileşmiş olsa da, bir başka dövüşü kaldıramayacağını düşünüyordu.
Kral'ın keskin bakışlarını hemen hemen üzerinde hissediyordu. Chanyeol kafasını eğik tutması gerektiği için müteşekkirdi. Eğer tutmasaydı, ne yapacağından emin olamazdı. Kral'a öfke kusan bir tarafı vardı. Ayrıca, başka bir tarafı da, Kral Taejo'dan korkuyordu. Chanyeol'ü kaygılandıran ikincisiydi. Kral'ın onun korktuğunu görmesini istemiyordu.
"Aegis Hoojun," Kral nihayet konuştu. Her zamanki gibi sesi tüm duygularını örtecek şekilde sert ve keskindi.
Chanyeol kafasını eğik tuttu. "E-evet, Kral'ım."
"Bildiğin gibi, saraydan sürgün edilecektin. 10.Prensi koruma görevin başkasına devredilecekti."
Yani, tüm bunlar bununla ilgiliydi... Son bir uğurlama. Chanyeol, alay edercesine gülmemek için kendini tutmak zorunda kaldı. Kral, neden onu buraya çağırmadan direk göndermemişti? Tüm bu buluşma gereksizdi-
Dur bir dakika. Edilecektin? Kral neden geçmiş zamanla konuşuyordu?
Chanyeol boğazını temizledi ve asilin sinirini ateşlemek üzere olmamak için dua etti. "Edilecektin mi, Kral'ım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saving The 10th Prince (Chanbaek)
FanfictionHer gece, Chanyeol aynı adamın onun kolları arasında can verdiğini görüyordu ve her sabah, Chanyeol gözlerinde yaşlar ve ağzında bilmediği bir isimle uyanıyordu. "Wang Eun" Hatırlayabildiği kadarıyla, Chanyeol Joseon Hanedanlığından Wang Eun adlı ge...