6.Bölüm Part-1

2.6K 292 174
                                    

"Kalk, hadi kalk!"

Chanyeol kulaklarında çınlayan oyucu sese karşı gözlerini açtı. İrkildi ve kulaklarını avuçlarıyla tıkarken yer yatağının üzerinde doğrulup oturdu. Rahatsız edilmiş ve hala toparlanamamış bir halde kafasını sağa sola çevirip çıkan sesin sorumlusunu aradı. Chanyeol, Kyungsoo'yu elinde tahta bir kaşığı bakır çanağa vurup konağın içinde dört dönerken buldu. Chanyeol'ü uyanmış görünce ( ve ona öldürücü bakışlar atarken), neyse ki yavaşladı ve tıngırtıyı da kesti.

"Sonunda! Uyanman için bu çanağı kafana geçirmem gerektiğini düşünmüştüm." Kyungsoo tahta kaşığı çanağın içine koyup onları kucağında yerleştirirken konuştu.

Çanakla ona vurmak mı? Denemesine izin verin... Chanyeol onu öldürürdü. Hatta şu anda bile kısa hizmetliyi öldürmeyi düşünüyordu.

"Ne halt ettiğini sanıyorsun, Kyungsoo?" Chanyeol yeni uyanmış boğuk sesiyle haykırdı. "Lanet olası beyninden bir sorunun mu var?"

Kısa hizmetli tek kaşını kaldırırken çanağı yakındaki bir masaya koydu. "Bu şekilde konuşmayı gerçekten bırakmalısın. Kulağa oldukça edebe aykırı geliyor. Bana küfür ediyormuşsun gibi hissediyorum."

"Ona yakın..." Chanyeol hala kin tutarken kendi kendine mırıldandı.

Ellerinin arkasıyla gözlerini ovuşturdu. Sıkıcı bir baş ağrısı kafasında zonklamaya başladığında yüzünü ekşitti. Çok hızlı uyandırılmıştı ve şimdi de kendi vücudu bunun için onu lanetliyordu. Harika. Chanyeol sızlayarak kendini geri yer yatağına bıraktı ve battaniyesini de kafasına kadar çekti.

"Tamam, bana istediğin kadar küfür edebilirsin," Kyungsoo sertçe yanıtladı, arkasını dönüp salona doğru yürüdü. "ama prense eşlik etmeye geç kalınca beni suçlama."

Bunun üzerine, Chanyeol gerçekten uyandı. Battaniyeleri kafasından fırlatıp oturdu. Tamamen unutmuştu. Birçok nedenden dolayı dünkü olayların hepsi ona hala rüya gibi geliyordu. Sadece bir gündür Joseon'daydı ve şimdiden bir sürü şey olmuştu. Chanyeol hala olanları sindirmeye çalışıyordu. Prensle tanıştığına da hala inanamıyordu. Hayır, o prensle gerçekten konuşmuştu. Chanyeol, Wang Eun'u hayatı boyunca rüyalarında görmüştü ve şimdi, genç asil gerçekti. Yine de, Chanyeol prensin hayatının şu anki gibi olduğunu asla beklememişti. O, prensin hamile kalabiliyor oluşunu asla tahmin edemezdi. Tüm o ruh ve ata olayları hala kafasını karıştırıyordu zaten. Chanyeol bir gün bunların hepsini anlayabileceğinden şüpheliydi ve ya anlaması gerekeceğinden emin değildi. Şu anda önemli olan tek şey prens ve onun ölmediğinden emin olmasıydı.

Chanyeol, Eun'u kimin öldürmek isteyebileceğini hayal edemiyordu. Rüyalarında, Chanyeol prensi çevreleyen bir dizi asker görmüştü ama askerler birinden emir alıyordu. E, kim prensin ölümünü emretmişti? Chanyeol'ün aklı dün gece diğer prenslerle yaşananlara kaydı. Wang Yo'nun sırıtışını ve Eun'a nasıl sataştığını hatırlıyordu. Chanyeol yüzünü ekşitti. Yo'nun Eun'a kötü davrandığı doğruydu, fakat öldürmek? Yo'nun bu kadar ileriye gidip gitmeyeceğini Chanyeol bilmiyordu. Yine de, prensin abisinden şüpheliydi. Wang Yo bela demekti.

"Dalıp gitmeni bitirdin mi? Ya da prense benim eşlik etmemi mi istersin?" Kyungsoo azarladı ve Chanyeol'ü düşüncelerinin içinden çekip aldı. Kısa adam, elleri belinde ve yüzünde bir sırıtışla ona döndü.

Chanyeol kaşlarını çattı. "Sabahları hep böyle cadaloz musun?"

"Hımm, cadaloz..." Kyungsoo parmaklarını çenesinde gezdirirken kendi kendine kafa yoruyordu. "Bana başka bir küfür gibi geldi."

"Harika, çünkü öyle..." Chanyeol kinayeyle cevap verdi. Geri kalan battaniyeleri de üstünden attı ve gerinmek için ayağa kalktı. Kendini dengede tutmaya çalışırken ayak bilekleri kıtırdadı.

Saving The 10th Prince (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin