Not: 10 gündür tatildeyim internetim ve pcm yanımda yok arkadaşlar bunu çevirip telefonumdan yolluyorum umarım pek hata yazım yanlışı falan yoktur :D
Medya'da Wang Eun, tam da istediği gibi erkeksi bir prens :)
Chanyeol nefesini yakalamaya çalışarak kendini fırlayıp uyanırken buldu.
Kalbi göğsünde sanki bir yarış atıydı, öyle hızlı atıyordu ki Chanyeol kalbinin atılışını boğazında hissedebiliyordu. Derin bir nefes aldı ve elini göğsüne götürüp sıktı. Göğsünün bu kadar şiddetle kalkıp inmesini durdurmaya çalışıyordu. Anılar yavaşça aklına geliyordu. –önce yavaş yavaş sonra hepsi birden aklına doluştu. Zihninin içinde hala prensi kuklalarıyla ve elini Hoojun'a uzatırken görebiliyordu. Hoojun ve prensin bir fırça yüzünden kavga ettiği odanın buram buram lavanta koktuğunu hatırlayabiliyordu. Ve Chanyeol hala, prensin yüzünü Hoojun'un boynuna sokmuş hıçkıra hıçkıra ağladığı halini gözleri önünde görebiliyordu. Her sahne, her detay onun zihnine damgalanmıştı. Onlardan kaçamazdı.
Chanyeol derin bir nefes aldı ve battaniyeyi üzerinden atarak başını elleri arasına aldı. Nihayet, Hoojun ve Eun'un nasıl bir ilişkiye sahip olduklarını öğrenmişti. Âşık olduklarını biliyordu fakat Hoojun'un anılarının görsel bir tanığı olmak... Bu tamamen başka bir şeydi. Hoojun, anıları görmenin Prens Eun ile ilişkisinde faydalı olabileceğini söylemişti ama Chanyeol onların nasıl yardımcı olabileceğini hala anlamamıştı. Hatıralarda gördüğü prensin kendisinin tanıştığı soğuk prensle nasıl aynı kişi olabileceğini anlamıyordu. Chanyeol'ün geçmişe gelmesiyle birçok şeyin etkilendiği açıktı. Doğrusu, Chanyeol şimdiden bazı şeylerin değiştiğini görebiliyordu. Yine de, daha ne kadar şeyin etkilenmiş olabileceğini merak ediyordu. Ya prensin ölümü?
Bu düşünceyle, Chanyeol'ün ağzından ufak bir sızlama kaçtı. Hoojun'a bu iş için ilk evet dediğinde, özellikle prensin nasıl öldüğünü bildiği için bir şekilde prense yardımcı olabileceğine emindi. Chanyeol o anılara sahip olmanın ona bir avantaj verdiğini düşünmüştü fakat şimdi... Hoojun ona gördüğü anıların bazılarının hiç yaşanmayabileceğini bazılarınınsa tamamen farklı bir şekilde gerçekleşebileceğini söylemişti. Ya yine prensi kurtarmayı başaramazsa? Ya Prens Eun'un ölümünü seyretmek zorunda kalan o olursa? Bu düşünce bile tek başına Chanyeol'ü korkuyla ürpertiyordu.
Chanyeol yer yatağından doğruldu ve derin nefesler alırken esnedi. Yukarı baktı, yüzüne düşen parlak ışıkla yüzünü buruşturdu. Bir elini kaldırıp gözlerine siper etti. Mat, sarı bir güneş ışını camdan içeri akıyor ve tenini ısıtacak şekilde yüzüne düşüyordu. Hoojun haklı görünüyordu, güneş doğmuştu.
Kyungsoo'nun günlük kıyafetlerini yerleştirdiği tırabzana döndü. İç çekti ve gece kıyafetlerinden sıyrılıp yeni kıyafetlerini giymeye başladı. İçliğini yeni giymişti ki ani bir ses yerinden sıçramasına neden oldu.
"İyi... Uyanmışsın!"
Chanyeol'ün kafası hızla hareket etti. Kyungsoo aşağıda, salonda duruyordu. Hizmetli gene basit, iki ton bejden oluşan kıyafetiyleydi. Chanyeol'e neşeyle bakarken ellerini beline koymuştu.
"Sana harikulade bir kahvaltı hazırladım, Aegis. Bayılacağına eminim." Kyungsoo şakıdı.
Chanyeol gözlerini devirdi. "Bu sefer yenilebilir mi bari?"
Kyungsoo somurttu ve bıyık altından sayıkladı. "Seni nankör, iyilikbilmez küçük-"
"Ne dedin?" Chanyeol kasten sordu.
"Tabi ki yenilebilir dedim!" Kyungsoo yalan söylerken o kadar yapmacık bir şirinlikle gülümsedi ki Chanyeol öğürmek istedi. "Ben senin hizmetlinim sonuçta. Senin için el pençe divan durmak benim için mutlak zevktir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saving The 10th Prince (Chanbaek)
FanfictionHer gece, Chanyeol aynı adamın onun kolları arasında can verdiğini görüyordu ve her sabah, Chanyeol gözlerinde yaşlar ve ağzında bilmediği bir isimle uyanıyordu. "Wang Eun" Hatırlayabildiği kadarıyla, Chanyeol Joseon Hanedanlığından Wang Eun adlı ge...