14.Bölüm Part-3

1.8K 236 131
                                    

           

Chanyeol ve Wang Eun, bir sonraki sabah kendilerini sarayın girişinde beklerken buldular.

Chanyeol sessizce burnundan solurken tırnaklarını avucunun içine geçirmiş, dümdüz karşısına bakıyordu. On beş dakikadır General'in gelmesini bekliyorlardı. Chanyeol komple zamanın durmasını diliyordu. Generali bugün görmek zorunda olmamalarını diliyordu. General Jun olan yerde, her zaman endişe ve belirsizlik vardı. Chanyeol, yaşlı adamın bir sonraki adımında ne yapacağını hiç kestiremiyordu. Huzurunu en çok kaçıran şey de buydu.

"Aegis, sakin ol."

Chanyeol'ün yüzü prensi bulmak için aşağı yöneldi. Eun'un ifadesi, karşıya bakarken sert ve kararlıydı. Şimdiki kılık kıyafetine rağmen, tam olarak bir prens gibi görünüyordu. Chanyeol, prensin giydiği şeyi düşünmek bile istemiyordu. Eun'un hanbokunun yırtmaçları şimdi daha derindi. Dizlerinde durmuştu, pürüzsüz ve solgun bacaklarını açığa çıkarıyordu. O aynı boktan halhal da bileğinin etrafında bağlanmıştı. Güneş ışığında parlıyordu fakat Chanyeol gülünç mücevhere sadece kaşlarını çatarak bakıyordu. Fazlaca bir zincire benziyordu.

"Aegis..."

Prens uyarıcı bir bakışla ona döndü ama gözlerinde kızgınlık yoktu.

Eun iç geçirdi. "Sinirlenme."

"Sinirli değilim." Chanyeol çenesini sıkarak yalan söyledi.

Prens güçsüzce kaşlarını çattı, Chanyeol'ün içini açıkça görebiliyordu. "Çocuk gibi olabiliyorsun."

Chanyeol onu görmezden geldi ve dikkatini tekrar boş kapılara çevirdi. "Eğer sana dokunursa-"

"Dokunacak."

"Biliyorum," Chanyeol üzgün bir sesle mırıldandı. "Sadece..."

"Bu kaçınılamaz, Aegis," Eun sessizce cevapladı.

Chanyeol'ün boğazından acı dolu bir ses çıktı ve sonra ısrarcı bir şekilde mırıldandı. "Ben ne yapabilirim?"

Eun bir süre bir şey demedi. Sonra, göz ucuyla Chanyeol'e baktı ve mırıldandı. "Yalnızca... Yakınımda dur."

Chanyeol'ün dudakları şaşkınlıkla aralandı. "Eun."

Aniden, nalların sesi duyuldu. Chanyeol kafasını kaldırdığında görüş alanına kahverengi bir aygır girerken muhafızların dikleştiğini ve oldukları yerde asker gibi kitlendiklerini gördü. Chanyeol, prensin yanında gerildiğini fark etti. General gelmişti. Saray kapılarından girerken atın üstünde sekiyordu.

Hizmetlinin biri ata doğru aceleyle koştu, atın dizginlerini tutarak onu durana kadar sakinleştirdi. General Jun kafasını kaldırdı ve gözleri hemen Eun'u buldu. Dudaklarına yavaş, iğrenç bir gülümseme yayılırken bir bacağını atın üstünden atıp indi.

General Jun memnun bir şekilde kollarını ileri doğru uzatıp prense doğru yürüdü. Eun'un elini tuttu ve dudaklarına götürüp boğumlarından öptü.

"Joseon'un Mücevherini görmek her zaman bir zevk." General Jun, Eun'un ünvana karşı irkildiğini fark bile etmeden ona iltifat etti. General bir adım geriye çıkarak takdir ettiğini belirten bakışlarla prensin giysisini baktı. "Ve karşımda hoşça görünmesi..."

Eun bir şey demedi.

General Jun'un gülümsemesi, gözleri Eun'un bedeninde aşağı kayıp açıkta kalan bacaklarında durduğunda genişledi. Gözleri epeyce parladı.

"Bu yeni kıyafet sana çok yakışmış aşkım."

General bir adım yaklaştı ve bir saniye için Eun arkaya doğru kaçındı. Sonra duraksadı. General Jun kıkırdadı ve eğilerek Eun'un şakağına sade bir öpücük kondurdu.

Saving The 10th Prince (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin