15.Bölüm Part-1

1.9K 220 219
                                    

"Sonbaharı seviyorum."

Saray bahçelerinde gezinirken prensin sesi yumuşak ve özlem doluydu. Gözleri havada dans eden bir yaprağı takip ediyordu. Yaprak çevrildi, her yöne doğru dönüyordu ve sonra da yavaşlayarak rüzgârın içinde titreşti. Eun gülümsedi ve yaprağın sapını yakalamak için ona doğru uzandı.

Yaprağı parmakları arasında çevirdi. "Çok güzel."

Chanyeol'ün dudaklarında minik bir gülümseme oluştu. "Güzel şeyleri seviyor gibisin."

"Evet." Eun neredeyse büyülenmişçesine mırıldandı. Hala yaprağı sapından tutmuş fırıl fırıl çevirirken ona daha yakından baktı. "Her zaman sevdim."

Biliyorum, Chanyeol az daha şeytana uyup bunu söylemek üzereydi ki sessiz kalmayı seçti ve prensin yanında yürümeye devam etti.

Eun yaprağı rüzgârın içine fırlattı ve Chanyeol'e döndü. Gözleri aşağı kaydı. "Görüyorum ki bileklerin iyileşmiş."

Chanyeol aşağı doğru bileklerine baktı. "Evet, sanırım iyileştiler."

Ama bu beklendik bir şeydi.

General'in onu göndermeye çalışmasının üzerinden dört gün geçmişti. Çok şükür, Chanyeol'ün bilekleri artık kan toplamış ve morarmış değildi. Şimdiye sadece solgun, hafif izler kalmıştı. Chanyeol onları umursamıyordu. İzler ona iki şeyin hatırlatıcısıydı –Eun ve onun birlikte neler atlattığının ve Chanyeol'ün muhafız olarak neden kalması gerektiğinin. General'i düpedüz hafife almıştı. Yaşlı adam alçağın tekiydi, orası kesindi ama Chanyeol General'in bu kadar entrikacı olabileceğini hiç tahmin etmemişti.

Hala endişeli olmadığını söylemek bir yalan olurdu. Eun'a bahsetmek istemiyordu ama General, özellikle de şimdi rengini belli ettiğine göre daha başka şeylerin de olmasını bekliyordu. Yaşlı adam ondan kurtulmak istiyordu hatta bunu başarmak için olanları Kral'a söylemekle tehdit etmişti ve buna rağmen Chanyeol taht odasına henüz çağrılmamıştı. Bu bile tek başına oldukça şüpheliydi. Chanyeol, sadece bir aydan biraz fazladır Joseon'daydı yine de sarayın içinde olan olaylardan Kral'ın her zaman bilgilendirildiğini biliyordu. Bu yüzden, hala neden çağrılmamıştı? Birkaç defa bunu prense sormaya heveslenmişti ama sonra kendini tereddüt ederken bulmuştu. Eun'u gereksiz yere endişelendirmek istemiyordu.

"Beni bağışla, Aegis."

Chanyeol düşüncelerinden arınarak kafasını kaldırdı. Yürümeyi kesti ve kafası karışarak prense döndü. "Ne?"

Eun'da onun gibi durmuştu ama gözlerini başka tarafa çevirmiş, etraftaki ağaçlara odaklamıştı.

Eun nihayet mırıldanmadan önce kısa bir sessizlik geçti. "En başından o izlere sahip olmamalıydın."

Chanyeol'ün kalbi yumuşadı. Tekrar bu konuya dönmüşlerdi yani...

Bu Eun'un General ile yaşanan olaydan sonraki ilk özrü değildi. Hatta o zamandan beri Chanyeol onu affettiğini söylemiş olsa bile prens özürlerine bir son vermemişti.

Chanyeol iç geçirdi. "Eun, dur artık."

Prens buna rağmen ona bakmayacaktı. Gözleri yere çevrilmiş ve pişmanlıkla yumuşamıştı.

"Hey..." Chanyeol, Eun'u dirseğinden tuttu ve onu çevirdi, şimdi yüz yüzeydiler. "Kendini hırpalamaya bir son ver, tamam mı?"

Sonra, Eun ona baktı ve Chanyeol'ün gördüğü tek şey ürkeklik ve utangaçlıktı.

"Üzgünüm." Prens sefil bir halde konuştu.

"Biliyorum," Chanyeol, Eun'un anlamasını isteyerek konuştu. "Sorun yok."

Saving The 10th Prince (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin