14.Bölüm Part-2

2K 240 106
                                    


Chanyeol prensin konutunun dışında gecenin bir yarısı ne aradığını merak ediyordu ama işte buradaydı.

Yalnızca bir saat önce konutundaydı, döşeğinde yatıyordu. Her zamanki gibi aklı prense kaymıştı. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın prensle olan konuşması üzerine düşünmeyi durduramamıştı. Hepsi o prenses yüzündendi, Yeon Hwa. Chanyeol'ün kafası karışmıştı. O veya onun prense karşı davranışları hakkında ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu.

Her şey çok moral bozucuydu. Eun yaşadığı cehennemden çok daha iyisini hak ediyordu. Chanyeol işlerin iyiye nasıl varacağını bilmiyordu. Tek bildiği Eun'u üzgün görmekten hoşlanmadığıydı.

Bu yüzden, işte buradaydı- aklında çılgın bir fikirle prensin konutunun dışında dikiliyordu.

Omzundaki sırt çantasının yerini değiştirip prensin kapısını çaldı. Bir an için sessizlik dışında hiçbir şey yoktu ve Chanyeol herkesin çoktan yataklarına çekildiğine emindi ama sonra hafif adımların kapıya doğru yaklaştığını duydu. Kapı ürkekçe kaydırıp açılarak prensin kekeme hizmetlisini açığa çıkardı.

Kızın kaşları şaşkınlıkla havalanırken apar topar eğildi. "A-aegis! S-sizi bu s-saatte görmeyi b-beklemiyordum."

"Evet, bunun için üzgünüm." Chanyeol ensesini kaşıdı.

Kız merakla kafasını kaldırdı. "H-her şey yolunda mı?"

"Tabi, elbette! Sadece... Eu-Prens'in müsait olup olmadığını öğrenmek istedim." Chanyeol kulağa gülünç derecede aptal gelerek kekeledi.

"M-müsait." Genç hizmetli açıkça kafası karışmış gibi görünse de cevap verdi. "Lü-lütfen burada bekleyin."

Kız kapıyı açık bırakarak aceleyle konutun içine girdi. Chanyeol endişeyle beklerken sap gibi kalmıştı. Muhtemelen bu şu ana kadarki en kötü fikriydi. Ne akla hizmet prensin kapısını çalmıştı bilmiyordu ama artık geri dönemezdi.

Chanyeol konutun içinden soluk mırıltıların geldiğini duydu. Mırıltılar sessizleşti ve sonra sert adımlar kapıya doğru yürüdü. Chanyeol, prensi gördüğünde nefesi kesildi. Eun dışarı çıktı ve kapıyı arkasından kapadı.

"Burada ne yapıyorsun, Aegis Hoojun?"

Chanyeol, gözlerini prensin üzerinde gezindirken yutkundu. Eun'un saçını tamamen açıkken hiç görmemişti. Rüzgârda uçuşan ince tutamlar Eun'un yüzünde dalgalanırken saçları gözlerine dökülmüş, omuzlarının etrafına gevşekçe düşmüştü. Chanyeol'e göre prensin bu rahatlamış hali onu olduğundan beş yaş genç göstermişti.

"Bir şey mi oldu?" Eun kaçan bir tutamı kulağının arkasına atarken sordu.

Chanyeol ahmakça kafasını salladı.

Eun kaşlarını çattı. "O zaman neden-"

"Benimle gel."

Prens irkildi, neredeyse geriye bir adım atıyordu. Gözleri merakla kısıldı. "Nereye?"

"Sana söyleyemem," Chanyeol konuştu. Eun inanmayarak tek kaşını havalandırdığındaysa ekledi. "Bu bir sürpriz."

Eun sertçe nefes verdi. "Aegis, saat çok geç ve ben bu... sürpriz için giyinmedim."

Bu doğruydu. Eun bu ipek sabahlıkla kati surette hiçbir yere gidemezdi. Yine de, Chanyeol geri çevrilmemeye kararlıydı.

"Git değiş o zaman." Dedi.

Eun'un dudakları aralandı. "Aegis-"

"Eun, sadece... Bana güven, olur mu?" Chanyeol, gizlice prensin razı olmasını umarak konuştu.

Saving The 10th Prince (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin