Yazar Notu: Geldi size double update! Uyanır uyanmaz çeviriverdim :D Yorumlarınızla renklendirin :*
Sıradaki adamların sonunun gelmesi iki saat kadar almıştı. Şimdi kutlama en canlı ve heyecanlı kısmındaydı fakat Chanyeol panik halindeydi.
Çünkü Eun hiçbir yerde yoktu.
Chanyeol salonun içinde zikzak çizerken, sütunların arasında kümelenmiş muhabbet eden insanların arasından geçerken sızlandı. Kafasını tutabildiği kadar eğik tutmaya çalışmıştı. Eğer Kral anlarsa- Eğer, herhangi biri Chanyeol'ün prensi kaybettiğini fark ederse buradan ölüsünün çıkacağına emindi. Chanyeol odanın bir kenarında durdu. Etrafa baktı ve uzaktan odadakileri gözlemledi fakat faydası yoktu. Prens Eun burada değildi.
Başka bir sızlama Chanyeol'ün dudaklarından kaçtı. Neden prens her zaman bunu ona yapıyordu? Chanyeol sadece bir ara istiyordu, sadece bir gün her şeyin düzgün gittiği ve hayatı için endişelenmediği...
Hüsran dolu bir halde Chanyeol kutlama odasından çıktı ve koridora girdi. Kümelenmiş soylular salonlarda duruyor ve birbirlerine kahkaha atıyorlardı. Çok şükür, bu bölümde çok fazla insan yoktu. Chanyeol'ün sadece etrafa bir kere bakması Eun'un orda olmadığını anlamak için yeterliydi.
"Siktir." Chanyeol söylendi.
Saraydan çıktı ve taş basamakların arasında etrafa bakındı. Tekrar küfretti. Neden Eun her zaman böyle yapıyordu ya? Chanyeol'ü akıl hastası olmaya sürüklüyordu. Prensin şu an olabileceği milyon tane yer vardı ve Chanyeol'ün hepsini araması sonsuza kadar sürerdi. O zamana kadar, kutlama sonra erer ve biri prensin yokluğunu fark ederdi. Sonra herkes Chanyeol'den bir cevap bekler ve o da açıkça ne söyleyeceğini bilemezdi. Bu sebeple, Chanyeol şimdi çılgınca heyecanlanmış ve telaşlanmıştı.
Basamaklardan aşağı adeta koşturarak Chanyeol ana avluya girdi ve etrafa bakındı. Burada daha da az insan vardı ve hiçbiri prens değildi. Chanyeol küfrederek avludan çıktı ve prensin villasına koştu. Basamakları uçarak çıkmaya ve kapıyı çalmaya sadece saniyeler kala aklı yerine geldi. Prensin hizmetlilerine prensi görüp görmediklerini soramazdı. Bu onlara Chanyeol'ün prensi kaybettiğini söylemek olurdu."Neredesin?" Chanyeol sertçe nefes alıp verirken kendi kendine mırıldandı.
Kalbi göğsünde yarış halindeydi. Chanyeol bu kadar dehşete düştüğü başka bir zamanı hatırlayamıyordu. Bu gece sadece tek bir görevi vardı ve onun da içine sıçmıştı. Eun alıkonulmuş olabilirdi ve bu Chanyeol'ün hatası olurdu.
Korkuyla, Chanyeol prens ve kendi konutu arasındaki küçük yere girdi. Anında, Chanyeol yavaşladı ve etrafa bakındı. Tahta platformu ve kalın sütunları anlamaya çalışıyordu. Daha önce burada bulunmuştu. Prens'in kardeşleriyle kılıç yüzünden tartıştığı yerdi burası. Neyse ki birisi, etrafı lambalarla kuşatmayı düşünecek kadar nazikti. Bu Chanyeol'ün etrafı görmesini kolaylaştırıyordu.
Chanyeol'ün gözleri daha küçük avluya geldiğinde kısıldı ve-
Dondu. Prens oradaydı.
Eun'u tahta platformun karşısında kambur biçimde gördüğünde Chanyeol, dudaklarının arasından rahatlamış bir nefes bıraktı. Kılıcın biri gevşek elinin üstünde dururken prens, kafasını bükmüş ve dizleri arasına almıştı.
Chanyeol platformdan atladı ve prense doğru aceleyle yürüdü.
"Prens Eun. Her yerde sizi arıyordum," Chanyeol tükenmiş bir halde konuştu. Sonunda prensin önünde durmuştu.
Eun hareket etmedi, cevap da vermemişti.
Chanyeol ofladı. "Prensim, geri gitmeliyiz."
Tekrar, Eun cevap vermedi ve Chanyeol gıcık olmaya başlamıştı. Delicesine endişelenmişti. Birisinin prensi kaçırdığını falan düşünmüştü ve şimdi Eun onunla konuşmuyordu bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saving The 10th Prince (Chanbaek)
FanfictionHer gece, Chanyeol aynı adamın onun kolları arasında can verdiğini görüyordu ve her sabah, Chanyeol gözlerinde yaşlar ve ağzında bilmediği bir isimle uyanıyordu. "Wang Eun" Hatırlayabildiği kadarıyla, Chanyeol Joseon Hanedanlığından Wang Eun adlı ge...