Chanyeol gözlerini karanlığa açtı.
Hayretle etrafına bakındı. Nasıl? Ne zaman? Chanyeol besbelli yaşam ile ölüm arasına tekrar gelmişti. Uykuya daldığını bile hatırlamıyordu. Aniden Chanyeol sarsıldı. Uyuyakalmıştı! Uyuması değil, Eun'u gözetliyor olması gerekirdi! Chanyeol'ün kalbi panikle doldu ve bu kalp atışlarının hızlanmasına neden oldu. Hemen uyanması gerekiyordu. Geriye dönmesi gereki-
"Park Chanyeol."
Kafası hızla kalktığında her zamanki gibi Hoojun oradaydı.
Atasının kolları göğsünde bağlanmışken Chanyeol'e şefkatle gülümsüyordu. Normal şartlar altında Chanyeol, Hoojun'u gördüğü için mutlu olurdu ama şimdi minnettar olmak için fazla panik içindeydi.
"Hoojun, burada olamam." Chayeol bir eliyle saçını kavradı. "Benim... Prense dönmem gerek."
Atası durgunlaştı. Dikkatini ona vererek gözleri kısıldı. "Prensin nesi var?"
"Hiçbir şeyi... Her şeyi... Bilmiyorum!" Chanyeol bağırdı, neredeyse nefes almakta zorlanmaya başlayacaktı. "Onu orada yalnız bırakamam. Geri gitmem gerek! Beni hemen geri gönder!"
Hoojun'un gözleri yumuşadı. "Chanyeol, sakinleşmelisin."
Chanyeol kafasını kızgın bir şekilde iki yana salladı. "Ben... Ben buna dayanamıyorum, Hoojun! Onu öyle görmeye katlanamıyorum. Acı çekiyor ve... Ben hiçbir şey yapamıyorum. Bundan nefret ediyorum! B-ben her saniye onun için endişeleniyorum ve... Onun yanında değilsem deliye dönüyorum. Ben sadece... Artık buna dayanamıyorum!"
Hoojun bir süre için sessizdi. Sonra nazik bir sesle konuştu. "Demek hissetmeye başladın."
Chanyeol ona baktı. "Neyi?"
"Buna ruh bağı deniyor." Hoojun yavaşça açıkladı. "Senin ve prensin bağı daima birbirini bulmaya çalışıyor. Bulduğun zaman da şuan yaşadığın çaresizlik kendini dışa vuruyor. Genellikle tarif ettiğin şekilde gerçekleşir."
Chanyeol'ün başı dönüyordu. Ruh bağı mı? Onun ruhu Eun için nasıl "çaresiz" olabilirdi? Hoojun'a göre prens Chanyeol'ün ruh eşi bile değildi. O zaman nasıl...?
Chanyeol kafasını salladı. "Bunu... Bunu istemiyorum Hoojun. Prensle her zaman ilgilendim ama böyle hissetmeyi hiçbir zaman beklememiştim. Bu... Bu-"
"Acıyı..." Hoojun tamamladı.
Bir süre, Chanyeol sessizdi. Evet, ne zaman prensin etrafında olsa hissettiği şey acıydı. Chanyeol bunu tarif edemezdi. Acı her zaman kötü değildi ama nasıl hissettiğini tarif edebilecek kelimeyi bulamıyordu.
Nihayet Chanyeol atasının gözleriyle buluştu. "E-eğer ben böyle hissediyorsam, o zaman neden prens-"
"Emin değilim. Başka bir gerçeklikte başka bir prensle yaşadığın için böyle olduğunu düşünüyorum."
Chanyeol sadece kafasıyla onaylayabildi. Her şeyi anlamlandırmaya çalışmayı bir süre önce bırakmıştı. Chanyeol'ün anlamadığı hala birçok şey vardı. Bunlardan biri prensin hayatıydı. Eun'un neden acı ve yalnızlık dolu bir hayat yaşaması gerektiğini anlamıyordu. Böyle bir hayat yüzünden, prens General Jun gibi insanlarla uğraşmak zorundaydı. Chanyeol, Hoojun'un zamanında da işlerin böyle olup olmadığını merak etti? Hoojun'un zamanındaki prensin de zor bir hayatı mı vardı?
Chanyeol bunu bulmaya kararlı bir şekilde düşüncelerini tekrarladı. "Senin zamanındaki prensin de zor bir hayatı mı vardı?"
Hoojun zayıfça gülümsedi. "Eminim ki, her hayatın kendi zorlukları vardır. Prens, masum bir hayat sürüyordu. Sadece evlendiğinde... Bu yarıda kesildi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saving The 10th Prince (Chanbaek)
FanfictionHer gece, Chanyeol aynı adamın onun kolları arasında can verdiğini görüyordu ve her sabah, Chanyeol gözlerinde yaşlar ve ağzında bilmediği bir isimle uyanıyordu. "Wang Eun" Hatırlayabildiği kadarıyla, Chanyeol Joseon Hanedanlığından Wang Eun adlı ge...