9.Bölüm

2.4K 266 133
                                    

Yazar Notu: Selaam :D Kaç ay geçti ben bile bilmiyorum hikayeyi unutanlar olduysa tekrar bir göz atsın çünkü bu bölüm karakterler arası ilişkileri açıklayan bir geçiş bölümü. Gelen yeni bölüm baskılarına ve güzel mesajlara dayanamadım, bir bölüm çevirdim. İyi okumalar! <3


..........


Prens Eun ve kardeşleriyle karşılaşma olayı yaşanalı iki hafta olmuştu ama Chanyeol için bu süre içinde az şey değişmişti.

Chanyeol hala Prensi kayıp bir köpek yavrusu gibi takip etmekle görevliydi. Diğer yandan Prens Eun, Chanyeol sanki hiç var olmamış gibi davranıyordu. Prens onunla konuşmayı bırak ona bakmayı bile reddediyordu. Tek başına bu bile sinir bozucuydu ama Chanyeol için asıl sinir bozucu olan şey Prens Eun'un ondan kurtulmaya çalışmasıydı. Chanyeol artık prensi kaç kere kaybettiğinin sayısını unutmuştu. Başta kendisinin dikkatsiz olduğunu düşünmüştü ama daha sonra prensin ondan kasten kurtulup onu sepetlediğini fark etti. Prens Eun, onun etrafında olup olmamasını önemsemiyormuş gibi görünüyordu. Chanyeol anlayışlı olmaya çalışmıştı fakat artık sadece yorgundu. Sadece yalnız kalmak istiyordu. Buna rağmen, seçeneği yoktu. Chanyeol doğan her yeni gün prens istese de istemese de ona eşlik etmek zorundaydı.

Böyle geçen iki hafta sonunda Chanyeol zihnen ve bedenen yorgunluktan çökmek üzereydi.

Yine de istifa edemezdi. Kral, Chanyeol'e prensin olduğu her yerde ona ihtiyacının olduğunu ve şimdi de Prens Eun'un talipleriyle olan görüşmelerinde onların yanlarında olmasını emretmişti. Geçen iki hafta boyunca Chanyeol her şeyi gördüğüne emindi. Prensler, soylular, askerler, generaller ve diğer birçok asil kimse prensi ziyaret etmeye gelmişti. Çoğu ukalaydı ve konuyla ilgisiz prensi apaçık etkilemeye çalışıyorlardı. Az birazı Eun'a karşı iyi davranmış ve kabul edilebilirlerdi. Tüm bunlara rağmen prensin tepkisi hiç değişmedi. Prens Eun hepsine sıkıntı veren bir baş ağrısıymış gibi bakıyordu. Yine de adamlar Eun'un ilgisini çekebilmek için her şeyi deniyor gibiydi. Çabalarının sonucu her zaman aynı olsa da... Başta cömert iltifatlar geliyordu. ("Çok güzelsiniz, Prensim.") Prens pohpohlanmaya karşı hiçbir tepki göstermeyince de adamlar hediyelerini ve ikramlarını takdim ediyordu. Bu hediyeler prensi sadece olduğundan daha rahatsız ediyordu. Hiçbir şey prensi büyüleyemezmiş gibiydi.

Hiçbir şey değişmedi. Bu yüzden başka bir talip daha prense yaklaşınca Chanyeol sıkılarak derin bir nefes verdi. Prens Eun beyaz bir balkonda sandalyesine yaslanmış oturuyordu. Sandalyesinin ayakları üzerinde, sabırsız bir halde ileri geri sallanıyordu. Birisi, krala açık havanın prensin davranışlarını biraz olsun yumuşatabileceğini söylemiş olmalıydı. Chanyeol bu korkunç fikirle kimin krala gittiğini bilmiyordu ama açıkça o kişi Prens Eun'u çok iyi tanımıyordu.

Chanyeol, talibin gergin biçimde balkonda dolaştığını gördü. Adamın ayağı balkona girmeden eşiğe takıldı ve neredeyse öne düşüyordu. Talip öne uzanıp yapıya tutunurken kendini topladı ve derin nefesler alıp verdi. Chanyeol gülmemek için kendini zor tutuyordu. Bu adamın saraya girmesine kimin izin verdiğini bilmiyordu. Bu talip zengin, kırmızı kıyafetlerle giyinmiş ve otuz yaşından genç görünse de inanılmaz derecede sakardı. Talibin hareketleri kıpır kıpır ve beceriksizceydi. Lavanta rengi bir ipek kumaşla sarılmış hediye paketini tutarken elleri titriyordu. Adam durmadan cebine uzanıp beyaz bir kumaşı çıkarıyor ve alnındaki teri siliyordu. Bir dakika bile geçmemişti ki adam tekrar cebinden bir mendil çıkarıp alnındaki sürdü. Kumaşı cebine sokuşturup boğazını temizledi.

"P-prensim." Talip, Prens Eun'un önünde dururken kekeledi. Chanyeol adamın cırlar gibi yüksek çıkan ses tonu üzerine yüzünü buruşturdu. Adamın gerginliğini gün gibi açıktı.

Saving The 10th Prince (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin