14.Bölüm Part-4

2.3K 252 254
                                    

           

Beş gün sonra Chanyeol, Kyungsoo'dan Eun'un ellerinde kırbaç izleri olduğunu öğrendi.

Kyungsoo ona bunu fasulye çorbası içerken usulca anlatmıştı. Anında, Chanyeol'ün iştahı kaçmıştı ve direk yatağına çekilmişti.

Kırbaç izleri. Kral, gerçekten de Eun'u cezalandırmıştı. Chanyeol nasıl hissetmesi gerektiğini hatta ne düşünmesi gerektiğini bile bilmiyordu. Neredeyse bir haftadır prensi görmüyordu. Bu süre içinde Eun onu bir kez olsun çağırmamıştı. Başta, Chanyeol prensin konutuna uğramayı denemişti. Eun'un ona açıklaması için tek bir şans vermesi adına dua ediyordu ama her seferinde kekeme hizmetli çıkıp başını sallıyordu. Eun onu görmek istemiyordu.

Chanyeol sersemlemişti. Kral nasıl olur da öğrenmişti? Kyungsoo dışında Chanyeol'ün birazcık bile yakın olduğu kimse yoktu bu yüzden bir şey söylemiş olabilmesine imkân yoktu. Buna rağmen, Eun onun söylediğine inanmıştı. Chanyeol neyin daha kötü olduğunu bilmiyordu –haksız yere suçlanmak mı yoksa prensin güvenini tamamen kaybetmek mi? Gözlerini her kapadığında Eun'un ihanete uğramış yüzünün ona baktığını görüyordu. Bu canlı canlı bir kâbustu. Prensle aralarını düzeltmek için can atıyordu ama bunu nasıl yapabilirdi? Eun onun konuşmasına izin vermezdi. Lanet olsun ki, O Chanyeol'ün yanına yaklaşmasına bile izin vermiyordu.

Chanyeol ne bok döndüğünü anlayamamıştı ama bu meselenin özünü öğrenmeye kararlıydı.

Döşeğinden kalktı ve tekrar salona yürüdü. Kyungsoo, çamaşırları yıkamak için neredeyse bir saat önce evden ayrılmıştı. Chanyeol en son ne zaman evde yalnız olduğunu hatırlayamadı. Hal böyleyken bundan faydalanmayı planladı.

Tekrar prensi görmeye gidecekti.

Chanyeol parmak uçlarında döndü ve aceleyle üstüne kaftanını geçirdi. Fakat sonra, kapısı çalındı.

Chanyeol kaşlarını çattı. Onu görmeye kim gelmişti? Kapıya yöneldi ve kaydırıp açtı. Bir anda, nefesi kesildi.

Beş saray muhafızı burada ne yapıyordu?

"Aegis Hoojun, bizimle gelmeniz istendi." Muhafızlardan biri aksi bir sesle konuştu.

Chanyeol nedenini sormak için ağzını dahi açamadan, muhafızlar onu kollarından tutmuş konutundan dışarı çekiyorlardı.

"Be-bekleyin! Ne... Neler oluyor?" Chanyeol'ün nabzı hızlanmıştı. Muhafızlar onu nereye götürüyordu?

"Durun! Neden alıkonuluyorum?" Chanyeol kollarını tutuşlarından kurtarmaya çalışırken acıyla bağırdı.

Demin konuşan adam durdu ve bir diğer muhafıza işaret verdi. "Bağla onu."

Muhafız, kalınca bir halatı bileklerinin etrafında dolamaya başladığında Chanyeol'ün dudaklarından boğuk bir ses çıktı. Chanyeol çabalamanın anlamsız olduğunu biliyordu yine de muhafızların tutuşlarına karşı kıvranmaktan geri duramadı. Onu hangi cehenneme götürdüklerini bilmiyordu. Buna rağmen Chanyeol ne kadar sorarsa sorsun bu önemsizdi, muhafızlar onu cevaplamayacaktı.

Muhafızlar Chanyeol'ü kollarından sıkıca kavrayarak onu konutundan çıkarıp saraya doğru sürükledi. Saray basamaklarının önünde büyük, ahşap bir karavanın çevresini bir küme beden çevrelemiş duruyordu. Ancak iyice yaklaştıklarında, Chanyeol muhafızların alana serpiştirildiğini gördü. Hepsi, özellikle bir kişinin önünde hazır olda duruyordu.

General Jun.

"Onu buraya bırakın," General kafasıyla önündeki toprak zemini işaret edip emretti.

Saving The 10th Prince (Chanbaek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin