Telefonu elimden atıp hoparlöre aldım. "Samanah, yurtta yer yokmuş ve benim kalacak yerim yok."
Samanah biraz düşündü. "Michael'ın evinde bir oda boş. Orada kalabilirsin. Zaten ben de Michael ile kalıyorum."
Burun kıvırdım. Çiftleri rahatsız etmek istemiyordum. "Ama siz sevgilisiniz ve ben o evde fazlalık gibiyim."
Samanah sızlandı. "Hayır! Zaten bir yıl önce de başka biri kalıyordu. Her şekilde bu odayı doldurmamız gerekiyordu."
Kaşımı kaldırdım. Yeşil kazağımı dolabın en arkasından bulunca şaşkınlıkla parmak ucuma çıkıp arkada daha fazla var mı diye baktım. "Imm, pekala. Başka bir ev bulana kadar orada kalırım."
Samanah mırıldandı. "Bizi rahatsız etmeyeceksin merak etme. Ama için rahat edecekse, başka bir ev bulana kadar kal."
Gülümsedim. "Bunu bilmek hoşuma giderek kalacağım."
Samanah kıkırdadı. "Michael telefondayım."
"Ugh! Hiç konuşmamış gibi yapıp aradan çekileceğim. Devam edin."
Michael telefonu aldı. "Teşekkürler sevgilimi bana verdiğin için Aurelia!"
Telefonu kapattığında gözlerimi devirerek gülümsedim. Kazaklarımı çıkartıp çantamın içine sıkıştırdım. Birde taşınma faslı başlayacaktı. Yutkundum. Aşağıdan gelen seslerle kulaklığıma hızlıca uzandım. Yüksek sesle, onları duymayacak şekilde şarkı dinlemeye başladım.
&
Samanah, odaya yerleşmeme yardım ediyordu. Samanah çocukluk arkadaşımdı. Her şeyimi bilen hatta yüzümü okuyabilen biriydi. Samanah eşyalarımın bir kısmını dolap raflarına yerleştirirken, derin nefes aldı.
"İyi misin?"
Gözlerimi devirdim. "Bok gibi hissediyorum."
Kalçasını bana sürttü. "Merak etme buradaki iki haftana da sarhoş girdiğin zaman her şeyi unutacaksın."
Gülerek ona döndüm. "Doğru olanı yapıyorum değil mi?"
Samanah kafasını salladı. "Elbette. Artık kendi hayatın için önüne bakmalısın."
Samanah, yeşil kazağımı alarak bana baltı. "Bu benimdi!"
Gülümseyerek ona yaklaştım. "Ama benim şefkate ihtiyacım var."
Samanah örgülü saçlarını savururken konuştu. "Yapma şunu."
Dudaklarımı büzerek yanaklarımı ona sürttüm. Kıkırdadı. "Tamam lanet olası."
Kazağı bana doğru fırlatırken, Michael aşağıdan bağırdı. "Pizza geldi!"
Heyecanla kazağı yatağa koydum ve odadan çıktım. Küçük bir iki katlı evdi. İki odası vardı. Aşağıda mutfak ve salon vardı. Amerikan mutfak olduğu için geniş görünüyordu. Projeksiyon makineleri vardı. Michael ve Samanah'ın bir sürü fotoğrafı salondaydı. Michael'ın grup fotoğrafları da vardı fakat Samanah kadar değildi.
Yeşil kadife kanepe ve iki kahverengi koltuk vardı. Ortada kocaman bir sepha vardı. Halı kültürünün bu eve rastlamadığından eminim. Samanah'ın yanına oturup pizzadan bir dilim aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hot Hands
FanfictionBir gün gelir içindeki her şey ölür. Canlı beden mezara yerleştirilmez.