Calum, kolunu açmış ve ben onun kolları altına girmiş uyuyordum. Nefesimi hissedecek yakınlıktaydım. Çıplak bedeninin tam yanında kıvrılmış yatıyordum.
Benim üstümde örtü olmasına karşın Calum'un üzerinde örtü dahi yoktu. Samanah kapının arkasından konuştu.
"Açma!"
Kaşlarımı çattım. Ashton'ın sesini duydum. "Neden?"
"Calum uyanırsa çok kalp kırıcı oluyor."
Ashton bir şeyler dedi fakat duyamadım. Sanırım kabul edip aşağıya inmeye karar verdi. Yatağımdan doğruldum. Üzerimdeki örtüyü çekip onun üzerine örttüm. Calum benim olduğum tarafa dönüp yan yattı.
Yataktan çıkarken Calum mırıldandı. "En ufak şeylere uyandığımı biliyorsun."
Nefes verdim. "Sen uyu diye tüm gün yatakta mı kalacağım?"
Yastağı suratına çekerken mırıldandı. "Yirmi dakika ver sadece."
Kafamı sallayarak yanına yeniden uzandım. Bu sefer yatağın diğer ucuna gitmiştim. Saçları uzamıştı. Yüzüne doğru düşüyordu. Dövmelerine baktım. Nefes kesiciydi. Burnumu kırıştırdım. Büyük dudaklarına ve büyük burnuna baktım. Her şey sanki onun yüzüne özgü oradaydı.
"Beni neden izliyorsun?"
Nefes aldım. "Ben bir ressamım, detaylara bakıyorum."
Gülümsedi. Gözleri hala kapalıydı. Gülümsesini görünce ben de gülümsedim.
"Calum, çişim geldi."
Calum kafasını daha çok yastığa gömdü. "Sus. Hareket etme."
Gözlerimi tavana doğrı diktim. İdrar kesemin olmadığı bir dünya hayal ettim. Evet bunu yapabilirdim. Karnımın altında oluşan şişlik beni hareket ettirmekte zorluk çektiriyordu.
Birkaç dakika daha yatakta kaldıktan sonra Calum gözlerini açtı ve koşarak tuvalete gittim. Calum arkadam kahkaha bastı.
Ben tuvaletten çıktıktan sonra Calum, daha yeni yataktan kalkıyordu. Şort ve askılı atletim ile odadan çıktım. Calum ile merdivenlerden beraber inerken Ashton dudaklarını yalamış bana bakıyordu.
"Günaydın."
Gülümsedim. "Günaydın."
Calum omuzama çarparak mutfağa geçerken kaşımı kaldırdım. Ashton ona takılmamıştı bile. "Birkaç kötü haberim var."
Kaşlarımı çattım. "İlki dün içkili araba kullandım ve ehliyetime el konuldu."
Şaşkınlıkla ona baktım. "Aman tanrım."
Ashton kafasını salladı. "Evet. Luke'u dinleyip taksiye binmeliydim."
Michael tostunu yerken konuştu. "Lule demedi ben dedim."
Luke ona doğru döndü. "Michael sen içince konuşamıyorsun."
Samanah kahkaha attı. Michael ona kötü bir şekilde baktı. "Ne? Bu dedikoduya girmez. Senin yüzüne söyledik."
Ashton bana doğru döndü. "Ve diğer kötü haber ise seni çok fena eğlendireceğim."
Gülümsedim. "Ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hot Hands
FanfictionBir gün gelir içindeki her şey ölür. Canlı beden mezara yerleştirilmez.