Samanah beni odama kapattı.
"NE ZAMANDIR VAR BU?"
Dudaklarımı büktüm. "Uzun zamandır."
Samanah şok olmuş bir şekikde odada volta attı ve en sonunda sert nefes verdi. "Ne yaptığının farkında mısın? Bana neden söylemedin?"
"Çünkü Ashton'ı aldatıyormuşum gibi görünüyordu ve sen Ashton'ın yanındaydın."
Samanah bana doğru bağırdı. "Çünkü dağılan o!"
Ona doğru haykırdım. "Dağılan benim! Uzak kalmaya çalıştığım insanı hayatıma almamaya çalışan benim! Calum'u sevmemeye çabalayan benim ama olmadı Samanah! Ben de görmüyor muyum sanıyorsun?"
Samanah iyice delirdi. "Calum'dan uzak durmaya mı çalıştın?''
Dudaklarımı yaladım ve ayağa kalktım. ''Samanah bak,''
''Ashton ile bu yüzden mi çıktın?''
Gözlerinin içine baktım. Boğazımı temizledim ve yutkunmaya çalıştım. ''Biliyorum hoş-''
''HİÇ HOŞ DEĞİL AURELIA! Neden benden yardım istemedin?''
Onun yüzüne baktım. ''Çünkü Ashton'ı koruyordun. Daha sonra benim tarafımda olsaydın Michael ile kavga edecektiniz bunların olmasını istemedim.''
Samanah kendini işaret ederek konuştu. ''Beni ne duruma soktuğunun farkında mısın? Gerçekten farkında mısın?''
Derin nefes aldım. ''Biliyorum hoş görünmüyor. Biliyorum hiçbir şey planladığım gibi değil ama-''
Samanah bana neredeyse kükredi. ''EĞER İSTESEYDİN UZAK DURURDUN AURELIA! TANRIM NE YAPTIĞINI SANIYORSUN?''
Tam o sırada Luke içeri girdi. Samanah'a baktı. Samanah dizginlenmiyordu. ''BEN SENİ KORUDUM! Ashton'ı haksız buldum. Sadece seni korumak için Ashton'ın yanında olmadım ben Aurelia!''
Gözlerim dolu bir şekilde ona baktım. ''Biliyorum yaptığım aptalcaydı.''
Samanah sinirli bir şekilde üstüme yürüdü. ''BİR İNSANIN DUYGULARI OYNADIN SEN!''
Luke onun belinden tuttu. Odadan çıkartmaya çalışıyordu. ''Samanah yeter.''
Samanah Luke'u iterek merdivenlerden hızla indi. ''TANRIM!''
Luke'a bakıp ağlamaya başladım. Sert bir nefes aldım. Tanrım bu şekilde her şeyi bırakamazdım. Hızlı adımlarla merdivenlere yöneldiğim de Luke bana bakıp konuştu. ''Bence bugünlük bu kadar yeter.''
''Hayır ben kendimi savunmadım!''
Luke beni ne kadar tutmaya çalışsa da yapamadı. Bağırarak içeri girdim. ''Neden bir kere olsun benim ne kadar durumda olduğumu görmüyor musun?''
Samanah bana döndü. ''Sana yardım ediy-''
İyice bağırdım. ''KORKTUM! Yaşadıklarımın sadece çok küçük bir kısmını yaşasaydın korkunun ne demek olduğunu anlardın Samanah! Üzerimde gölgesini hissettiğimi bilsen için titrerdi! Onun gibi biri peşime düşecek diye bacaklarım titriyordu!''
Samanah yaşadıklarımı hatırlamış gibi bir anda durdu. Onun üzerine yürüdüm. ''Tamam biliyorum Ashton'ı bu işin içine sokamazdım ama gerçekten çaresizlikten ne yapacağımı bilemedim! Bu kadar şey yaşamış biri olmasam normal düşünür ve normal kararlar verebilirdim ama olmadı Samanah!''
Ashton'a küçük bir bakış attım. ''Özür dilerim. Yeniden.''
Ashton'ın beni affetmeyeceğini biliyordum ama affediyormuş gibi yapıp kafasını salladı. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken gerçekten karşılarında güçlü durmaya çalışıyordum. Michael'ın telefonu çaldığında, Michael yavaşça aramızdan çekildi. Samanah dudaklarını yaladı. ''Ne diyeceğimi bilemiyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hot Hands
FanfictionBir gün gelir içindeki her şey ölür. Canlı beden mezara yerleştirilmez.