Tam tamına bir gündür Calum ile tartışıyorduk Ashton ile henüz konuşmamıştım. Lanet olası utancımdan okula bile gidememiştim.
Calum yüzüme baktı. "Onunla yapamazsın."
Şaşkınlıkla ona baktım. "Neden?"
Calum derin nefes aldı ve yatağın diğer karşısından benimle konuştu. "Çünkü buna izin vermem Aurelia."
Kaşlarımı çattım. "Senin utanman yok mu? Bu ne cesaret? Bu ne cüretkârlık?"
Omuz silkti. "Niye gerçekleri söylemek varken dolaylı anlatayım? Senin vereceğin tepkiden mi korkacağım?"
Dudaklarını yaladı. Bana doğru yürüdü. Yatağın çevresinde dolandığı anda geri adım attım. Durmuyordu.
Durmazdı.
Tam karşıma geldiğinde aramızdaki tek engel yüzüme düşen saçlarımdı. Ona da engel derlerse...
"Ellerin terliyor. Dudaklarını kemiriyorsun endişelisin. Kalbin hızlı atıyor, atıyor çünkü nefesini hızlı veriyorsun. Geri adım atıyorsun kucağıma düşmek istemiyorsun."
Nefes aldı. "Daha açık konuşmak gerekirse benim için yanıyorsun."
Onu sertçe ittim. "Siktir git!"
Kahkaha atarak ellerini açtı. "Ashton ile çıkarken seninle yattığımı düşündürdün Calum!"
Calum bana baktı. "Ona senin iç çamaşırının olduğunu söyledim. Benimle seviştiğini söylemedim."
Çılgına dönmüş bir şekilde ona baktım. "Neden hayatımı zorlaştıyorsun? Buraya gelip normal bir hayat yaşamak istiyorum."
Kesik bir nefes alıp gözyaşlarım yanaklarımdan süzüldü. "Buna neden engel oluyorsun? Yeterince ağladığımı ya da acı çekmediğimi mi düşünüyorsun? Senin hakkında konuşan olmayacak ama benim hakkımda konuşulanlar canımı acıtacak."
Calum bağırdı. "Boşver! Kimin ne söylediği neden umurunda?"
Ona doğru parmağımı uzatıp bağırdım. "Çünkü genç gibi hissetmek istiyorum. Özgür hissetmek istiyorum."
Calum gözlerimin içine baktı. "Bunu sana canı cehnneme olan bir herif mi sağlayacak?"
Ona bağırdım. "Senin yüzünden! Senin yüzünden onu hayatıma aldım ve kalbini kırdım!"
Şaşırarak ellerini beline koydu. "Benim yüzümden mi?"
"Evet! Senin bana olan duygularını engellemek için Ashton ile çıktım. Ama senin ne kadar arızalı biri olduğunu unutmuşum."
Kapıya yönelmişken açtığım kapıyı birden kapadı. Kapanan sert kapı sesi ile sırtımı kapıya çiviledim. Calum kollarını yüzümün çevrelerine yerleştirip üzerime eğildi.
Dudaklarını yaladı. O kadar yakındık ki ıslaklığını neredeyse kendi dudaklarımda hissettim. "Neden benden uzak kalmak için çalışıyorsun?"
Gözlerinin içine baktım. "Çünkü hayatıma acıdan farklı bir şey getirmiyorsun. Tehlikelisin Calum. En son sevgilim de böyle biriydi."
Onun kolunun altından çıkıp kapıyı açtım. Merdivenlerden inerken Samanah ve Michael içeri girdi. Samanah kaşlarını çattı. "Ashton, Luke ile gelmiş seni bekliyor."
Calum arkamda belirdi. Omzumun arkasından ona baktım. Calum ellerini ceplerine sıkıştırdı. "Merak etme seni daha fazla belaya sokmayacağım."
Yorgun bir sesle konuştum. "Calum."
Calum merdivenlerden inerken onun arkasından hızla gittim. Samanah kolumu tuttu. "Aurelia, gitme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hot Hands
FanfictionBir gün gelir içindeki her şey ölür. Canlı beden mezara yerleştirilmez.