Kampüste dolanırken, Ashton önümde durdu. "Merhabalar!"
Gülümsedim. "Merhaba."
"Çizim yapmaya mı gidiyorsun?"
Nefes aldım. "Aslında çizim yapacak bir şey arıyorum. Işık üzerinde çalışmalar yapmamız isteniyor da."
Kafasını salladı. Gülümsedi. "Ağaç mı seçeceksin?"
Kaşlarımı çattım. "Bu çok basite indirgemek oldu."
Ashton bana baktı, ellerini ceplerine sıkıştırdı. Gülmeye başladı. "Üzgünüm, resim hakkında söyleyecek pek fazla cümlem yok."
Calum yoğurt kaşığı ile ağzında geldi. Nefes aldım. Başlıyorduk işte. "Hangi canlıları soğuk bakışlarınla öldürmeyi düşünüyorsun?"
Gözlerimi devirdim. "Bakış açın çok tatlı Calum."
Ashton, Calum'a omuz attı. "Nereye gidiyorsun?"
"İş görüşmem var."
Ashton ellerini kaldırdı. "Akşam partiye geliyor musun?"
Calum kafasını salladı. Yoğurt paketinden bir kaşık daha alıp ağzına yuvarladı. İki parmağını havaya kaldırdı. "Ben kaçıyorum."
Bana baktı. "Aurelia,"
Gözlerimi devirerek önden yürüdüm. Ashton arkamdan hızlı adımlar attı. "Birbirinizden nefret mi ediyorsunuz?"
İç çektim. "Biraz karışık. Aslında ilk başta yanlış anlaşılma oldu. Sonra aramız düzeldi ama ikimiz de birbirimize laf atmadan duramıyoruz."
Güldü. "Calum hiçbir kadına böyle davranmaz. Hatta konu kadın oldu mu ondan ince düşüneni yoktur."
Omuz silkti. "Ama neyse ki birbirinizden nefret ediyorsunuz, karşımda güçlü bir rakip istemezdim."
Derin nefes alıp birden durdum. "Ashton, doğru mu anlıyorum aca-"
"Evet."
Kaşlarımı kaldırdım. "Çok açık sözlüsün."
"Yeni bir şeyler deniyorum."
Dudaklarımı yaladım. "Ashton buraya gelmeden önce çok kötü ve hatırlamak istemeyeceğim bir ilişkiden çıktım. Yeni bir ilişki için kendimi iyi hissetmiyorum."
Ashton bozularak bana baktı. "Sorun değil Aurelia. Seni beklerim."
Kaşımı kaldırdım. Tanrım, onun için geçici bir heves olduğumu daha ilk tanıdığımda anlamıştım. Acaba beni sadece yatağa atmak için mi kullanıyor? Böyle bir şey yapabilir mi?
"Teşekkürler Ashton."
Önüme döndüm. Işığın güzel geldiği bir yer bulduğum an hızlıca yürümeye başladım. Ashton bana doğru fısıldadı. "Ben gidiyorum, çocuklarla bir şeyi halletmemiz gerek."
Kafamı salladım. Ona gülümseyerek el salladım.
Çizim kağıtlarımı ve kalemimi çıkartıp çimlere oturdum.
&
Hepimiz pijamlarımızı giyip okula doğru geldik. Okulun anahtarını her sene çalıp parti yapıyorlarmış. Michael, röpdeşambır giymişti. Samanah'da kısa bir gecelik giymişti. Luke bize doğru yaklaştı. "Komibinizi bulmaya çalışacağım. 50 yaşında zengin ve genç bir para avcısı."
Michael güldü. "Bildin!"
Luke bana doğru döndü. "Sen de evsizsin herhalde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hot Hands
FanfictionBir gün gelir içindeki her şey ölür. Canlı beden mezara yerleştirilmez.