"Jimin üzgünüm ama gitmeliyim."
"Hyung gitme beni bırakma lütfen korkuyorum."
Jimin Taehyung'un sağ bacağına sımsıkı sarılmış ve kafasını havaya kaldırarak dolu gözleriyle büyüğüne bakıyordu.
"Jimin bana öyle bakma. Projemi teslim etmek için son gün. Gitmeliyi-"
"Gitme."
Taehyung derin bir nefes aldı ve bacağına sarılan küçüğünü bacağından çekip bir bebek gibi kucağına aldı. Jimin ellerini büyüğünün boynuna doladı ve bacaklarıyla Taehyung'a daha da sıkı sarıldı. Şuan bir koala gibi gözüküyordu.
"Jimin bu ödevi teslim etmem gerekiyor ve bunun için okula gitmem gerek. "
Jimin kafasını büyüğünün boynuna sakladı ve göz yaşlarını omzuna akıttı.
"Söz veriyorum hemen geleceğim. Projemi teslim edene kadar."
Jimin burnunu çekti ve kafasını Taehyung'un boynundan kaldırıp dolu gözlerini büyüğünün gözleri ile buluşturdu. Baş parmağı ile Taehyung'un alt dudağını okşadı ve gülümsedi.
"Yüze kadar sayacağım. Gelmezsen seninle konuşmam hyung."
"Pekala. Tamam. Yüze kadar say. Sen yüz demeden geleceğim."
Jimin gülümsedi ve Taehyung'un dudağını okşadığı parmağıyla Taehyung'un yüzüne dokundu. Burnuna.. Göz kapaklarına.. Yanaklarına.. Alnına..
"Jimin, ne yapıyorsun?"
"Şş, hyung. Sessiz olmak zorundasın. Şuan seni ezberlemeye çalışıyorum."
"Ezberlemeye mi?"
Jimin kafasını olumlu anlamda salladı ve Taehyung'a daha da yaklaşarak burnunun ucuna bir öpücük kondurdu.
"Burada bir benin var mesela. Küçük ve şirin."
Taehyung gülümsedi.
"Senin gibi yani?"
Jimin gülümsedi ve kafasını biraz daha yukarı kaydırıp büyüğünün kirpiklerinden öptü.
"Kirpiklerin de sık ve uzunlar. Bu güzel."
Jimin baş parmağı ile Taehyung'un alnını kapatan kahkülleri kaldırıp alnına masum bir öpücük kondurdu.
"Alnın benimki kadar açık değil. Benim alnıma göre daha dar."
Jimin kafasını tekrar aşağıya eğdi ve Taehyung'a daha da yaklaştı.
"Ve dudakların-"
"Ji-jimin. Okula gitmem gerekiyor. Geç kalacağım."
Taehyung Jimin onu öpmeden kucağından indirdi ve kapının girişinden çantasını alarak hızla dışarı çıktı. Taehyung şuan Jimin'in ağladığına adı gibi emindi. Kalbi her ne kadar geri dönüp ona sımsıkı sarılması gerektiğini söylese de gitmek zorundaydı.
Taehyung attığı her adımda hızını arttırıyordu. İçini nedensizce bir sıcaklık kaplamıştı. Vücudu alev alacakmış gibi hissediyor, kalbi adeta göğüs kafesinden bağımsız bir şekilde atıyordu. Son bir haftadır yaşadığı bu garip duygulara anlam veremiyordu. Okula varıncaya dek Jimin'i ve yaşadıklarını düşündü.
***
"Nerdesin oğlum sen? Geç kaldın sandık."
"Buradayım işte. Getirdim projeyi de."
Jungkook kolunu Hoseok'un boynuna atarken bir yandan da sinir bozucu bir şekilde gülümsüyordu.