fanboy_gayy kişisine ithafen ♡
"Hadi anlat anlat!"
"Jungkook neyi anlatayım?"
"Dün geceyi."
Taehyung gülümsedi.
"Jimin ne haldeydi. Niye aklına giriyorsunuz çocuğun. Gömlek giydirmeler falan."
Jungkook Taehyung'un omzuna vurdu.
"Etkilendin ama değil mi? Etkileyici olmuştu. Güney taraflarda hava nasıldı? Bir sıcaklık falan hissettin mi?"
"Genç bir erkeğim. Sence de normal değil mi? Hem de hormonlarımın hala aktif olduğu zamanlar. Etkilenmeme ihtimalim var mı?"
Jungkook gülümsedi ve heyecanla ellerini çırptı.
"Başardım değil mi? Seviştiniz değil mi? Jimin nasıl. Yürüyebiliyor mu? Ağlatmışsındır çocuğu sen."
"Saçmalama Jungkook. Öyle bir şey yapmadık tabii ki. Kendi işimi kendim halletmek zorunda kaldım."
Jungkook Taehyung'un ensesine sertçe vurup göz devirdi.
"Amına koyım Hoseok'tan sonra hayatımda tanıdığım en geri zekalı insansın. Ya ne güzel karşında duruyor mis gibi çocuk. Niye böyle yapıyorsun sen ya."
Taehyung derin bir nefes aldı.
"Jungkook, olmaz diyorum. Hala erken, anlamıyor musun? Onu öperken bile acaba yanlış mı yapıyorum diye düşünüyorum. Ama Jimin'in davranışları kafamı karıştırıyor. Ben acaba ona zarar verir miyim diye düşünürken Jimin daha ileriye gitmek istiyor."
"Al işte! Gördün mü! Jimin istiyorsa niye olduğun yerde sayıyorsun hala!"
"Jungkook anlamıyorsun. O gün orda duramayabilirdim."
"Biz de sana durma diyoruz. Jimin de, ben de. Sadece sinemaya girerek film izleyerek sevgili olamazsınız. Sevdiğin insana sevgini belli etmen gerekir. Ona dokunman, öpmen.. Ne bileyim işte. Sadece sevdiğini söyleyerek sevdiğini belli edemezsin."
"Jungkook, beni anlamak istemiyorsun sanırım. Diyorum ki yaşı-"
"Aşkın yaşı cinsiyeti olmaz Taehyung. Ben de Yoongi'den küçüğüm. İkimiz de erkeğiz. Fakat bu aramızdaki aşka engel değil. Olamaz da. Kendi bildiğini yapmaya devam edeceksen, durma. Devam et. Fakat, Jimin'in düşüncelerini bilseydin, bu şekilde konuşacak cesareti bile kendinde bulamazdın."
Jungkook oturduğu sandalyeden kalktı.
"Nereye gidiyorsun?"
"Yoongi ile randevumuz var. Taehyung ile kafeye gittikten sonra geleceğim demiştim. Beni bekliyor. Gitmeliyim. Biliyorsun, doğum günümü baş başa kutlamak istedi."
Taehyung kafasını sallayarak Jungkook'u onayladı.
"Görüşürüz Jungkook. Tekrardan iyi ki doğdun."
***
"Hyung gıdıklama yeter bayılacağım."
"Söyle dedim! Dün ne yaptınız."
"Hyung gerçekten bir şey yapmadık. Bırak artık!"
Hoseok gıdıklamayı bırakıp Jimin'in yanına oturdu.
"Tamam gıdıklamayı bıraktım. Ama anlat. Hadi."
Jimin utançla kafasını yere eğdi.
"Sadece dudaklarımızı değdirdik hyung. Zaten başka bir şey yapmıyoruz."
"Ay neden! Yoksa korkuyor musun?"
"Hayır hyung. Korkmuyorum. Ben, daha ileri gitmek istediğimi söyledim. Ama Taehyung istemiyor. Hep devam edelim dediğimde yanımdan gidiyor hyung. Üzülüyorum. Ama, bunu Taehyung'a söyleyemem. Çünkü üzüldüğümü bilmemeli. Yoksa o da üzülebilir."
"Ya, yerim senin kalbini ben ama!"
Jimin gülümsedi.
"Olmaz hyung. Kalbimde Taehyung var. Bu yüzden kalbimi yiyemezsin. Sonra kalbim miğdende olursa miden acır."
Hoseok kahkaha attı ve Jimin'in yanaklarını sıktı.
"Çok tatlısın!"
"Hoseok hyung, sürekli evdeyim çok sıkıldım. Beraber Taehyung'un yanına gidelim mi?"
"Ama o şu an işte. Gelince beraber gezmeye gitsek olmaz mı?"
Jimin kafasını salladı.
"Hayır hyung. Taehyung işte değil Jungkook hyung ile kafeye gittiler. Unuttun mu?"
"Ah evet, unutmuşum."
Jimin gülümsedi ve sevinçle ellerini çırptı.
"O zaman beraber dışarı çıkalım hyung!"
Hoseok gülümsedi.
"Çizgi film izleyip Taehyung'un gelmesini beklemeye ne dersin? Birazdan gelecektir. Belki bir şeyler konuşursunuz? Ne dersin?"
Jimin dudaklarını büzdü.
"Peki hyung."
O sırada zil çaldı ve Jimin sevinçle kapıya koştu. Kapıyı açtığında Taehyung'u görememek ise onu epey bir hayal kırıklığına uğrattı.
"Merhaba cicim. Taehyung oppa yok mu?"
Jimin göz devirdi ve dişlerini sinirden sıkarak konuşmaya başladı.
"Yok Taehyung, cicim! Olsa bile sana ne hem? Ne yapacaksın?"
Minhee Jimin'i iteleyip içeriye girdi ve salondaki ikili koltuğa oturdu.
"Yoksa bekleyebilirim. Önemli değil."
Hoseok Minhee'ye göz devirdi ve Jimin'e baktı. Jimin gerçekten bu kızdan hoşlanmamıştı. Haklıydı da. Ukala, kendini beğenmiş bir kızdı.
"Bu kapı neden açık?"
Taehyung içeri girdiğinde Jimin gülümseyerek Taehyung'un kucağına bir koala gibi atladı. Ellerini boynuna, bacaklarını da beline doladı.
"Hoş geldin. Seni çok özledim."
Taehyung kucağında Jimin ile salona girdiğinde Hoseok ve Minhee birbirlerine kötü kötü bakıyorlardı. Hoseok oturduğu yerden kalktı.
"Ben kapıyı kapatayım bari."
Minhee bir Taehyung'a bir Jimin'e bakıp duruyordu. Sonra aniden kahkaha atmaya başladı.
"Nasıl abi kardeşsiniz siz böyle. Taehyung oppa neden on altı yaşındaki bir çocuğu kucağına alıyorsun ki?"
Jimin gülümseyerek Minhee'ye baktı ve ardından dudaklarını Taehyung'un dudaklarına bastırdı.
"O benim abim değil, sevgilim, cicim!"
***