"Hyung neden-"
"Soru sorma Jimin, sadece benimle gel."
Jimin kafasıyla büyüğünü onayladı ve sessizce elini tuttu. Gecenin bu saatinde Taehyung onu nereye götürebilirdi ki? Şu anda ormana benzer ağaçlık bir yoldan geçiyorlardı ve etrafta kimse yoktu. Jimin korkuyordu, bu yüzden büyüğünün ellerini sıkıca tuttu.
"Ben yoruldum. Daha ne kadar gideceğiz hyung?"
"Şurası, birazdan varacağız."
Sonunda iskele gibi bir yere geldiklerinde Taehyung durdu. Jimin anlamsız gözlerle Taehyung'a bakarken, Taehyung Jimin'in elini bıraktı ve iskelenin kıyısında bağlı duran küçük kayığın ipini çözdü.
"Buna mı bineceğiz hyung?"
"Evet bebeğim. Bununla gezeceğiz."
Jimin sevinçle ellerini çırptı ve yeniden büyüğünün elinden tuttu.
"Çok güzel değil mi hyung?"
"Evet, çok güzel. Hadi binip tadını çıkaralım."
Jimin büyüğünü onayladı ve dikkatlice kayığa bindi. Taehyung da peşinden geldi ve açılmak için kürekleri hazırladı. Taehyung kürek çekerken Jimin ise bir yandan etrafına bakınıyor, diğer yandan da Taehyung'a sorular soruyordu.
"Hyung, neden buna bindik, ve nereye gidiyoruz?"
"Geziyoruz bebeğim. Unutamayacağın bir gece yaşamanı istiyorum."
"Ama neden hyung?"
Taehyung derin bir nefes alıp sesli bir şekilde geri verdi.
"Çünkü, bu bizim beraber geçireceğimiz son gecemiz. En azından bir süreliğine."
Jimin'in gözleri dolmuştu ve dudakları titriyordu. Taehyung Jimin'i her ağlarken gördüğünde içinde bir yerler kopuyor, canı yanıyordu.
"Yoksa, beni kovacak mısın hyung? Yine sokakta mı kalacağım?"
"Hayır bebeğim, sadece birkaç gün sana Jungkook ve Yoongi hyung bakacak. Benim, işlerim var da."
Jimin oturduğu yerden kalkıp kürek çekmekte olan Taehyung'a sarıldı
"Ama ben sensiz uyuyamam ki hyung."
"Özür dilerim bebeğim, biliyorum. Benim yerime TaeTae olacak, söz. Korkmadan uyuyacaksın. Hem Jungkook ve Yoongi seninle oynar. Yoongi sana yeni oyuncaklar da alır."
"Ama ben oyuncakları seninle oynadığım zaman seviyorum hyung."
Taehyung kürekleri bıraktı ve kendisine sımsıkı sarılan minik bedeni kollarının arasına aldı.
"Sadece bir süre bebeğim. Söz veriyorum. Tamam mı? Nolur işimi zorlaştırma."
Jimin dudaklarını büzdü ve sarılmayı bırakıp dolu gözlerini sildi.
"İyi olacaksan sorun değil hyung."
"Yoongi hyung biraz sonra gelecek. Sakın onu ve Jungkook'u üzme. Tamam mı?"
Jimin onaylarcasına kafasını salladı.
"Söz hyung. İkisini de üzmeyeceğim."
Taehyung gülümsedi ve yanına aldığı küçük el çantasından birkaç tane renkli kağıt çıkardı.
"Bunlar ne hyung? Bunlarla ne yapacağız?"
Taehyung gülümsedi.
"Bu kağıtlara dileğini fısıldamanı istiyorum. Yaşamak istediklerini, dileklerini, ne istersen. İstediğin kadar dilek dileyebilirsin. Her dileğine farklı kağıt kullan. Sonra onları bana ver, tamam mı?"
Jimin büyüğünü onayladı ve Taehyung'un ona uzattığı kağıtları alıp dileklerini kağıtlara tek tek fısıldamaya başladı. Taehyung da bu sırada kağıtların geri kalanına yazılar yazıyordu. Jimin büyüğünün ne yazdığını merak etmişti.
"Bitirdim hyung. Hepsine tek tek dileklerimi söyledim. Şimdi ne yapacağız?"
Taehyung oturduğu yerden kalktı ve Jimin'in dileklerini dilediği kağıtları aldı. Kendi kağıtlarını da aldı ve tüm kağıtları katlayarak hepsinden birer gemi yaptı.
"Hyung, neden kağıttan gemiler yapıyoruz? Dilek dilediğim kağıtlara ne olacak?"
Taehyung gülümsedi.
"Yakacağız."
"Yakacak mıyız?"
Taehyung kağıttan yaptığı gemilerin her birini özenle denizin üzerine koydu ve çantasından çıkardığı kolonyaya benzer maddeyi denize döktü. Jimin hala Taehyung'un ne yaptığına ve neden yaptığına anlam veremiyordu. Taehyung sona kalan geminin ucunu çakmağı ile ateşe verdi ve denize koydu. Deniz bir anda alev almaya, ve gecenin karanlığını aydınlatmaya başladı. Ortaya çıkan görüntü, Jimin'i adeta büyülemişti.
(Y/N: Sbsv izleyenlere selam olsun AyTil shipperların gözü yaşlı..)
"H-hyung bu-"
"Çok güzel."
Jimin'in yarım kalan cümlesini Taehyung tamamlamıştı. Jimin, mükemmel diyecekti fakat, çok güzel de olurdu.
"Şimdi dileklerimiz gerçek mi olacak hyung? "
"Evet, yani umarım."
Jimin derin bir nefes aldı ve Taehyung'a yaklaştı.
"Hyung şey ha-hani sen, dedin ya bu gece bizim son gecemiz unutulmaz bir gece olsun diye"
"Evet"
"Şey hyung, ben de bu gece unutulmayacak bir g-gece olsun istiyorum"
"Nasıl yani?"
"Ş-şey"
Jimin Taehyung'a biraz daha yaklaştı ve onu yavaşca kayığa otutturdu. Ardından yavaş ve dikkatli bir şekilde Taehyung'un kucağına yüzleri karşılıklı olacak şekilde oturdu. Jimin ve Taehyung şu an birbirlerine çok yakındı ve Jimin'in sıcak nefesi Taehyung'un kurumuş dudaklarına çarpıyordu. Jimin heyecanlanmış olacak ki, sıkca nefes alıyor ve kalbi deli gibi çarpıyordu.
"Ji-Jimin."
"Hyung ben seni seviyorum."
"Jimin, böyle yapma ben-"
"Sen de beni seviyorsun hyung biliyorum bana hissettiklerini biliyorum."
"Jimin bak-"
"Hyung lütfen."
"Jimi-"
Jimin ürkek bir şekilde dudaklarını karşısında duran bedenin dudaklarına bastırdı. O anda kalbinde oluşan ağrıyı, karnında uçuşan kelebekleri, hiçbirini tarif edemezdi. Esmer genç, öylece kalakalmıştı. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Taehyung'a göre, Jimin yasak bir meyveydi, ve bu meyvenin tadı o kadar güzeldi ki, cezası ne olursa olsun umrunda bile değildi o an. Zamanı unuttu, dünyayı unuttu, kendini sadece ama sadece o ana, karşısındaki minik bedene adadı. Taehyung, uzun parmaklarını Jimin'in yanağında gezdirdi. Jimin, öpmeyi bilmiyordu.. Yalnızca dudaklarını dudaklarına bastırıyordu. Taehyung böyle ufacık bir şeyde bile bu kadar ağır hisler hissederken, Jimin ile öpüşmek, kim bilir neler hissettirirdi...
Sonunda Jimin dudaklarını Taehyung'un dudaklarından ayırdığında yüzünde kocaman bir tebessüm oluştu. Bu zamana kadar kimseye böyle bir şey yapmamıştı, ama çok güzel hissettiriyordu. Taehyung da gülümsüyordu ve, evet. O gece, ikisi için de unutulmaz bir gece olmuştu. Ta ki, iskeleden o ses duyulana kadar..
"Kim Taehyung!"
***