Yolculuk tahminimden kısa sürdü, Arda da bana hiç zorluk çıkarmadı. Avukat bey geldiğimizi söylediğinde kendime çekidüzen vermeye çalışmış; topuzu dağılan saçlarımı toplamaya başlamıştım ama yok bu saçlar ne zaman benim sözümü dinlerdi ki her zaman illa ki çıkacak, dağılacak bir yerlerden. Neyse şu an için anı kurtarsam yeter deyip indim arabadan. Tamam, bende hiç görmemiş falan değildim ama” bu ne yaa demekten” de kendimi alamadım doğrusu… Çok büyük bir arazi içerisindeydi ev bahçe duvarlarından dışarıda kalan yerler ormanlık alandı.
“Hıım bu Beykoz’u beğendim” dedim. “Beğenmene sevindim küçük hanım” diyen sese doğru şaşkınlıkla döndüm utançtan suratım değil ellerim bile kızarmıştır herhalde… Sesin sahibi uzun boylu, biraz topluca, 70 yaşlarında ve çok tatlı bir adamdı. Çok güzel bir gülümsemesi vardı ve hemen yanımıza gelip avukatla tokalaştı. Bana bakan gözleri bir süre titredi sanki ya da ben heyecandan uyduruyordum bilemiyorum ama dizlerimin birbirine vurduğunu inşallah benden başkası fark etmiyordur!!! Bana yaklaşıp “Hoş geldin kızım” dedi boşta olan elimle tokalaştık; yavaş yavaş gözlerini açan Arda bu yaşlı adama dikti gözlerini ve kocaman gülümsedi. Yaşlı adam, kendini “Kızım ben Haluk ama sen bana bey falan demeye kalkma bak baştan diyorum” deyip Arda’yı kucağımdan alarak evin içine doğru ilerlemeye başladı. Ben ne yapacağımı bilemeden öylece kalakaldım. “Hadi ama ne bekliyorsun a canım gelsene” diyen Haluk amca ya bakakaldım ne tatlı biriydi bu “Of Allah’ım teşekkür ederim başlangıç iyi ve aklımdan geçen diğer düşüncem! İçin lütfen Allah’ım lütfen diye dua ederek saraydan bozma süper evin içine adım attım o kadar aydınlık ve ferahtı ki beğenmemek elimde değildi.
Gülümseyerek girdim içeri Haluk amca çoktan eğlenmeye başlamıştı küçük güzellikle J arkamdaki hareketlilik dikkatimi çekince bir adamın arabadan benim çokta büyük sayılmayan valizimi indirdiğini gördüm: İçeriye gelen adam “Haluk bey, valizi hangi odaya bırakayım” diye sorup “üst kata” cevabı alır almaz ortadan kayboldu sanki… Artık nasıl bakıyorsam “Ne o küçük hanım sen bana ismini söylemeyecek misin? Yoksa orada dikilip duracak mısın” deyince “Ben Burçin efendim” dedim. Ne oluyordu bana yaa neden incecik çıktı ki sanki sesim offf… Geçip karşılarındaki koltuğa oturdum. “eski Türk filmlerindeki Hulusi Kentmen’e benziyorsunuz” dedim.. Aman Allah’ım ben bunu gerçekten dedim mi??? Şu çenemi bir tutamadım ve boğazımdan yukarısının alev alev yandığını hissettim.. Kendime bir tekme atasım geldi ne dedim ben yaa… Kahkaha ile gülerken Haluk amca “ilahi kızım seni çok sevdim ben” dedi. “Şeyy dedim yani, aslında ben..” “tamam, kızım tamam benim hoşuma bile gitti, ee anlat bakalım yolculuk nasıl geçti?” “Aslında çok iyi geçti ama hala inanamıyorum bu olanlara ben hiçbir şey bilmiyordum; şimdi burada olmam yani nasıl anlatsam şok içindeyim 2 gündür. Avukat bey gelip de bana bunları anlattığında ona hiç inanmadım sonra Kemal abi nin evraklarını ve resimlerini gösterince buraya gelip bir de kendim göreyim dedim” soluksuz anlatmıştım resmen bunları ve derin bir nefes aldım. Haluk beyin konuşmasına fırsat vermeden devam ettim hemen
“ Bakın ben Arda ya bakıcılık değil ablalık yaptım. O benim bu hayattaki tek güzelliğim. Ben ben (nasıl söyleyecektim ben şimdi bunu Allah’ım yardım et ne olur!) ondan ayrılmak istemiyorum. Arda bana emanet edildi; hem Hülya ablam tarafından hem de sosyal hizmetler tarafından. İşte şimdi pancar gibiydim kesin, gözlerim halının üzerindeki desenlere takılı kalmıştı ve kafamı yukarı kaldırmak çok ama çok zordu. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alarak açmadan Haluk beye Dikkat kesildim…
Eee hiçbir ses yok tam açtım ki karşımda Haluk Bey değil ondan daha uzun, siyah saçlı ve çok sert bakan bir çift yeşil göz gördüm. Nefesim kesilmişti ya da ben almayı unutmuştum bilmiyorum ama şu an ne diyeceğimi bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM
RomantikKafamı dayadığım camdan yola bakarken birden içime oturdu geçmişim.. Çok değil bir sene öncesinde nasılda bambaşkaydı her şey… Sevdiklerime veda etmek zorunda kalmış Arda’mla baş başa kalmıştık.. Şimdi her şeyden habersiz yepyeni bir dünyanın kollar...