21. BÖLÜM

24.8K 1.2K 47
                                    

Şaşkınlığı beni biraz daha cesaretlendirmişti. Öpüşümü etkili ama kısa tutmuştum. Etkili diyordum çünkü benim açımdan kesinlikle öyleydi. Ah hayatımda yaşadığım en etkili şeydi aslında kimi kandırıyordum ki…

Dudaklarımı çektiğim halde ondan tamamen uzaklaşmamıştım. Odadaki İrem’in varlığı benim için silinmişti neredeyse ama o kendini unutturacak bir kadın değilmiş ki

“ Bu küçük saçma gösteride ne böyle?”

Ben ayakta yüzü sinirden gerilmiş kadına bakarken Suat hala bana bakıyordu. Sevinmeli miydim? Bilmiyorum yaptığıma ben bile inanamıyordum hala… Yanıma gelen İrem sertçe bileğimi tutup beni hırsla çekiştirince elimi hızla çektim ondan. Suat’ın bir şey söylemesini bekliyordum. Bir şey söylesin ve bu kadını bu evden göndersin istiyordum. Ama o beni ve İrem’i de şaşırtarak İrem’in elini tuttu ve onu yanı sıra götürerek evden çıktılar.

Son saniyede İrem dönüp yüzüme öyle bir şeytani sırıtışla baktı ki bu küçük oyunumun benim elimde patladığını ve benim onların ilişkisinde hiçbir hükmüm olmayacağını göstermişti bana… Onlar gideli birkaç dakikayı geçmesine rağmen ben hala odada onların bıraktıkları gibi duruyordum. Ben ne yapmıştım offf….

Pişmanlığım bir dağdı ve ben o dağın doruklarında deli gibi üşüyordum. Her zerrem ayrı titriyordu… Yapacak bir şeyim yoktu ben hatalıydım neden Suat’ın benimle ilgilendiğini düşünmüştüm ki o sadece benimle oynamış egosunu tatmin etmişti. Evet, o buydu söylendiğinin yapılmasına alışmış biriydi ve benim karşı çıkmalarım onu gerçekten deli etmişti. Bu yüzden sadece bu yüzden bana karşı ne yapacağını bilemediğinden böyle yakın davranmıştı. Ne bekliyordum ki…

Aradan saatler geçmiş hava iyiden iyiye kararmıştı. İlaçlarımı içtim ama evde yapacak bir şey bulamıyordum. Nilüfer’i arayıp en az yarım saatte onunla konuşmuş Arda’nın maskaralıklarını, oyunlarını dinlemiştim. Telefonu kapatınca yine kendi düşünce girdabımda boğulmaya başlamıştım. Boğazım gündüz ki kadar rahatsız etmiyordu. Oturup Ömer’in getirdiği sarmaları yerken kalkıp Rüya’ya gitmeye karar verdim ama acele etmeden, zaten Suat’ın da geleceği yoktu. Hala bana hiçbir şey demeden gitmesini içime sindiremiyordum. Rüya’yı arayıp nerede olduğunu sordum. Emre ile beraberlerdi ve ısrarla beni de çağırdılar. Zaten bana ısrar etmeseler de gidecektim yanlarına. Hazırlandıktan sonra fişte takılı olan telefonum dikkatimi çekti. Suat şarja takmıştı. Kapalı olan telefonu açtım ve Suat’a mesaj çektim   ‘ Rüya’ ya gidiyorum. Geç gelirim’ hemen tekrar kapattım telefonumu ondan gelecek arama ya da cevap olmasını istemiyordum. Oyalanmadan evden çıktım ve sahili gören çok güzel tepelik olan yerdeki kafeye gittim.

Rüya ve Emre beni büyük bir sevgiyle karşıladı. Bende onların yüzündeki mutluluğu gördüğüm için çok mutlu olmuştum. Bir saatten fazla onlarla oturdum. Emre İstanbul’ da da şubesi olan büyük bir mimarlık firmasının ortaklarındandı. İstanbul’da birlikte yapacağımız eğlencelerden konuşup buluşma kararları aldığımızda artık kalkmam gerektiğini söyleyip yanlarından ayrıldım.

Arabaya binmek istemiyordum yürüyerek eve gitmeye karar verdim. Hiç canım istemese de orası benim evimdi. Yürüyerek merkeze kadar indim. Işıl ışıl caddelerden yavaş yavaş ilerliyordum. Etraf cıvıl cıvıl insanlarla doluydu. Yanıma telaşlı bir yüzle yaklaşan benim yaşlarımda bir kız geldi

“ Çok acil telefon etmem lazım lütfen telefonunuzu kullanabilir miyim?”

Hiç istemedim vermeyi ama o kadar hüzünlü bakmıştı ki mecbur kalmıştım. Telefonu açıp ona verdim. Çok kısa annesiyle konuşup bana teşekkür ederek geri verdi. Tam ben telefonumu tümden kapatacakken telefonuma sıra sıra mesajlar gelmeye başlamıştı. Suat beş tane mesaj atmış ve tam on yedi kerede beni aramıştı. Hayretten kaşlarım havaya kalkmıştı ki telefonum tekrar çalmaya başladı. Açmak istemedim ama onu bu kadarda umursadığımı göstermeye gerek yok diye düşünüp açtım

DİĞER YARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin