"Korhan Bey, hadi gelin sizi gideceğiniz yere kadar ben götüreyim”
Başını kaldırıp bana öyle sert baktı ki bir an yanlış mı yaptım diye düşünmeden edemedim. Yüzüme öylece bakıp cevap vermeyince tekrardan konuşmak zorunda hissettim kendimi
“ Ben sizin sayenizde yoluma giderken sizin burada böylece kalmanız içime hiç sinmedi. Eğer isterseniz beraber gideriz. Ayrıca Trabzon’da hiçbir yeri bilmiyorum. Tamamen navigasyonuma güveniyorum. Belki siz bana yol tarifi de yaparsınız”
Sözlerimi bitirdiğimde gülümsüyordum. Konuştuğum zaman boyunca gözlerime bakan adam şimdi gülümseyen dudaklarıma bakıyordu. Seri bir hareketle tabletini kapatıp yanındaki küçük çantasına koydu. Bu hareketinden benimle geleceğini anlamıştım. İçerideki iki görevliye tekrar iyi geceler diledikten sonra önden ben çıktım.
Kapının önünde bıraktığım valizlerime doğru hamle yaparken benden önce davranarak iki valizimi de o taşımaya daha doğrusu sürüklemeye başladı. Aracın kapılarını açtığımda valizlerimi bagaja yerleştirdi. Ona teşekkür ederek sürücü koltuğuna yerleştim. Buna biraz bozulmuş gibi baksa da sesini çıkarmadı. İkimizde yerimize oturduğumuzda arabayı çalıştırdım ve ona döndüm.
“ Evet, ilk önce sizi bırakacağıma göre nereye gidiyoruz?”
“ Madem buraları bilmiyorsunuz sizin gideceğiniz yere gidelim önce” Atılarak sözünü kestim hemen
“ Ama o saatten sonra siz ne yapacaksınız ben merkeze değil de bir köye gidiyorum”
“ Daha buraları hiç bilmeden bir köye mi gidiyorsunuz hem de bu saatte?”
“ Aslında evet çünkü bir düğüne davetliyim yanına geldiğim aile beni burada karşılayacaktı ama ben aracım olmasını ve kendim gitmeyi istediğim için köye kadar gitmeyi ben teklif ettim”
“ Düğün mü? Hangi köy bu?”
“Serence köyü, Feridun amcaya gidiyorum tanıyor olamazsınız değil mi?”
Bu sözümden sonra yüzünde oluşan gülümseme içimde ki taşı titretti ne diyeceğimi bilemeden baktım bu güzel gülüşüne. Hem yakışıklı hem nazik, hem de güzel gülümseyen biri… Elimi ayağıma dolaştırmadan bekledim bana bir şey demesini
“ Demek Feridun amca, sen benim kardeşimin düğününe gelmişsin. Elif kardeşimin nişanlısı ve Feridun amca da dünürümüz olur. İsabet olmuş karşılaşmamız. Aynı yere gidiyoruz”
Çok şaşırmıştım. Tepkilerimi zaten hiç kontrol edemezdim ama bu seferde donup kalmıştım. Bir şey söyleme ihtiyacı hissederek konuştum “ Peki gidelim o halde”
Tüm yolu bu güzel adamla geçirecek ve burada kaldığım günler boyunca onu göreceğim yeni yeni aklıma dank ederken daha da şaşırdım. Ve yavaşça keyiflendim. Buraya iyi ki gelmişim diye düşünürken yavaşça yol almaya başlamıştık. Merkezi geride bıraktığımızda gözümü yoldan ayırmadan sordum
“ Burada mı yaşıyorsunuz?”
“ Hayır, İstanbul’da yaşıyoruz ama düğünümüzü her iki yer de de yapacağız. Köydeki akrabalar için burada ve çevremiz için de İstanbul’da”
“ Seni daha evvelden görmedim buralarda, sen nereden geliyorsun Fulya?”
“ İtalya’da yaşıyorum. Aslında Feridun amca babamın eski bir arkadaşı ve babamı düğüne davet etmiş. Babamın doktoru yolculuk yapmasına izin vermeyince ben geldim”
“ Elif’i tanıyor musun peki?”
“ Aslında tanımıyorum ama o kadar sıcakkanlı insanlar ki telefondan bile onları sevebileceğimi hissettim. Ayrıca Feridun amca her birinin ayrı ayrı resmini gönderdi bana. Yani tanıyor sayılırım bu durumda değil mi?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM
RomantizmKafamı dayadığım camdan yola bakarken birden içime oturdu geçmişim.. Çok değil bir sene öncesinde nasılda bambaşkaydı her şey… Sevdiklerime veda etmek zorunda kalmış Arda’mla baş başa kalmıştık.. Şimdi her şeyden habersiz yepyeni bir dünyanın kollar...