Saçlarımdan damlayan sular yanaklarıma oradan da boynuma akıyordu. Evet, odamın kapısının önünde biri vardı. Kalbimin gümbürtüsü elimin titremesiyle birleşmiş beynim bacaklarımdaki hükmünü durdurmuştu. Yine de ilerlemeye çalıştım titrek adımlarla. Bir adım daha yaklaştığımda artık tamamen görüş mesafemdeydi.
Odamda sadece duvardaki aplikten yayılan loş ışık vardı ama ben göreceğimi görmüştüm ve o da beni
“ Suat”
Sadece ismini söyleyebilmişti dudaklarım. Şaşkınlık şu an bulunduğum durumu tarif etmenin yanından bile geçmezdi. Hiç kımıldamıyordu, öylece kapımın girişinde duruyordu. Bir adım daha attım ona doğru. İçimdeki mutluluk pınarları açılmıştı sonuna kadar, gülümseyerek tekrar ismini söyledim
“ Suat”
Gözleri sadece gözlerime kilitlenmişti. Üzerindeki gömleğin kolları dirseklerine kadar kıvrılmış, saçları dağılmıştı. Yine de bana bakan gözleri yemyeşil, ışıl ışıldı.
“ Nasıl geldin? İşlerini ne yaptın?”
Yanıma gelerek “ Seni yalnız bırakamazdım. Yapabildiğim kadarını yaptım ve ilk uçağa binerek geldim”
Gözleri üzerimde gezinince çekinerek
“ Bende yıkanıyordum… Hemen üzerimi değişti….”
Ben konuşurken elini uzatıp kulağımın arkasından omuzlarıma doğru akan bir su damlasını parmağıyla takip etti. O an hayat durmuştu benim için. Geri çekilmek için hamle yapacakken parmağının dokunuşunun bittiği yere dudaklarını değdirdi. Öper gibi değil de koklar gibiydi daha çok. Titremeye başlamıştım. Elimde değildi ki varlığı şu an benim için nefes gibi, kan gibi olsa da kendimi geriye çekerek
“ Ben giyinsem iyi olacak”
“ Bana hoş geldin demeden, beni öpmeden mi?”
“ Tamam, giyineyim hemen geliyorum yanına, o zaman öperim”
“ Hayır, şimdi öpeceksin. Ben giderken Tamer’in seni öpmesine izin verdiğin için, akşam evde kimse yokken burada olmasına izin verdiğin için ve ben seni öpmeyi özlediğim için şimdi öpeceksin”
Deyip beni omuzlarımdan tutarak kendine çekti. Hiçbir şey diyemeden ona bakıyordum. Omuzlarımdaki parmakları etime işlenmişti sanki. Canımı acıtır gibi değil ama çok şey ifade eder gibiydi. Gözlerime bu yakınlıktayken böyle bakışı kanımı şahlandırmıştı
“ Hoş geldin ve gelmene sevindim”
Bunu duymayı beklermişçesine kıvrıldı dudakları yukarıya doğru ve bu sefer ben öptüm onu. Öyle çok derin değil ama çok içten, çok candandı öpüşüm. Eğildi boynumu öptü. Tam şah damarımın üzerini. Titremem artık omuzlarımı da sarsmaya başlamıştı. Omuzlarımdan tutup kollarımda gezdirdi parmaklarını ve en son havluyu tutan ellerime geldiğinde ellerimi tuttu. İstemsizce kocaman açılmıştı gözlerim. Hızlıca geriye gitmek istedim ama ellerinin izin verdiği kadar uzaklaşabildim ancak. Gülümsedi
“ Ben de hızlıca bir duş alacağım giyin ve beni bekle”
Cevap vermemi beklemeden arkasını dönüp odadan çıkmıştı. Hoş ne cevap verebilirdim ki. Dilim ne söylese şu an boştu. Kalbim dile gelmeye çalışıyordu…
Aklımı başıma toplar toplamaz açık bıraktığı kapıyı kapatıp çabucak üzerime askılı atletimi ve kısa şortumu giydim. Özellikle değildi bu kıyafetler yıkanmadan önce yatağın üzerine bırakmıştım zaten. Saçlarımı da tarayıp kurutmaya uğraşmadan hemen topuz yaptım. Bir an önce yanıma gelmesini beklerken zaman geçmek bilmedi sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM
RomansaKafamı dayadığım camdan yola bakarken birden içime oturdu geçmişim.. Çok değil bir sene öncesinde nasılda bambaşkaydı her şey… Sevdiklerime veda etmek zorunda kalmış Arda’mla baş başa kalmıştık.. Şimdi her şeyden habersiz yepyeni bir dünyanın kollar...