“ Hiç, hiçbir şey değil” dedim onu beklemeden arabanın yanına gittim. Gözlerindeki bakış hesap sorar gibiydi ama oralı olmadım.
Tekrar yol almaya başlayalı beş dakika olmamıştı ki Suat’ın telefonu çaldı. Asistanıyla yaptığı konuşması o kadar uzadı ki ben de kendimi aldığım kitaplarla oyaladım. Hangisinden başlasam diye düşünürken gerilim kitabında karar kıldım. Ben her şartta her durumda kitap okuyabilirdim. Yanımda son ses gümbürdemeyle davul çalsa rahatsız olmazdım. Şimdi de öyleydi telefon trafiğinin arasında nasıl oldu da varlığımı hatırladıysa
“ Arabada okumak rahatsız etmesin. Bir de senin bulantılarınla uğraşamam”.
Hah geldi benim ‘ bay ukala’ ben ona ukala diyorum da niye sahipleniyorum canım ukala ama benim değil.
“ Merak etme bir şey olmaz ben rahatsız olmam”
“ Seni değil ben kendimi düşünüyorum. Sakın bak arabamda bir şey olmasın”
Şeytan diyor inadına kus şunun arabasına da görsün gününü. O’na cevap vermeden kitabıma gömüldüm hatta ayakkabılarımı çıkarıp bağdaş kurdum koltukta. O kadar dalmışım ki bana
“ Konusu ne ?” deyince irkildim birden
“ Aslında bu bir cinayet romanı ama yazar o kadar heyecanlı anlatmış ki, bayağı gerilimli sahneler de olacak gibime geliyor”
“ Korkmaz mısın?”
“ Yok canım neden korkacakmışım ki hem ben severim böyle kitapları, filmlerde gerçekten etkilenirim ama kitap ıh ıh korkmam”
Ben böyle konuşurken dudağında sinsi bir gülüş oluştu sanki bir anlığına içimde uyarı çanları çalmaya başlamıştı eline fazla malzeme verme diye hadi bakalım…
Kitabımın sayfalarında kendimi kaybetmiştim ki telefon çalmaya başladı. Ben Suat’ın dır diye pek oralı olmamıştım ama bana
“ Bakmayacak mısın?” diye sorunca benim telefonum olduğunu anladım. Arkaya uzanıp telefonumu aldım çantamdan ve ısrarla çalan telefonu açtım hemen kimin aradığına bakmadan
“ Efendim”
“Burçin, ben Hasan”
“ Evet, seni dinliyorum Hasan” Hasan’ın beni aramasına çok şaşırmıştım bunca aydan sonra…
“ Ben senin İstanbul’a gittiğini duydum. Bunu hiç beklemiyordum yani senin gitmeni…
Ben seninle bir kez daha görüşelim mi diyecektim aslında ama sen…”
Ona ne diyeceğimi bilmiyordum kafam çok karışmıştı. Ama yanımda oturan adamın direksiyonu tutan ellerinin ne kadar sinirle direksiyonu kavradığını görene kadardı bu karışıklık.
“Ben evet İstanbul’daydım ama şimdi oraya geliyorum. Yoldayım geldiğimde konuşabiliriz o zaman”
“ Ne zaman burada olursun?”
“Bu akşam Rize’ye varırız ama seninle birkaç gün içinde görüşürüz. Önce halletmem gereken işler var.”
“ Burçin, buna çok sevindim. Seni tekrar görmek çok güzel olacak”
Hasan’ın bu söylediği gülümsetmişti beni. Yandan Suat’ın bana baktığını görebiliyordum. Tabi bu gülümsememin anlamı duyduklarımın hoşuma gitmesi değildi. Ama bunu Suat’ın bilmesine gerek yok tabi ki.
“ Tamam, görüşmek üzere” telefonu kapattım ama aklıma Hasan’ın bana son konuşmamızda söyledikleri gelince biraz durgunlaşmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM
RomanceKafamı dayadığım camdan yola bakarken birden içime oturdu geçmişim.. Çok değil bir sene öncesinde nasılda bambaşkaydı her şey… Sevdiklerime veda etmek zorunda kalmış Arda’mla baş başa kalmıştık.. Şimdi her şeyden habersiz yepyeni bir dünyanın kollar...