9. BÖLÜM

26.9K 1.4K 21
                                    

İnanamıyorum, suratında kocaman sinsi bir gülümseme vardı.

“ Neden durduk?” dedim ve kahretsin ki sesim incecik çıkmıştı. Korktuğumdan değil ama Nedense bir tuhaf olmuştum. Gülümsemesini hiç bozmadan bana bir adım yaklaştı. İçimdeki ses sakın korkma dik dur geri çekilme dese de onu dinlemedim ve bende bir adım gerileyeyim dedim.

Ama benim arkamda o kadar mesafe yoktu, sırtım asansörün ayna ile kaplı duvarına yaslanmıştı. Benim gerilediğimi görünce gülümsemesi daha da yayılmıştı yüzüne…

Burası birden çok sıcak gelmişti bana elimle kendimi yelpazeleyerek bana daha fazla yaklaşmasın diye ona arkamı döndüm. İşte şimdi gözlerimiz buluşmuştu. O kadar derin bakıyordu ki; gözlerinin yeşili çok güzeldi… Valla bravo bana bu durumda bile gözlerinin rengini beğendiğimi düşünüyordum ya pes vallahi..

Bana o kadar yaklaştı ki artık nefesini ensemde hissediyordum. Gözlerimi gözlerinden çekemiyordum bir türlü. Yüzünü daha da yaklaştırarak kulağıma eğildi

 “ Demek, Tamer güzel gördüğü için öyle mi?” 

Bir sorudan çok üstüne sıkı sıkı basılan bir ima vardı sözlerinde. Ben bu adamın hareketlerini hiç anlayabilecek miydim acaba?

“ Ne demek istediğinizi hiç anlamadım..”

Gözlerimi hiç kırpmıyordum neredeyse, o buğulu sesini daha da fısıltı haline getirip kulağıma

“ Bakıyorum Tamer ile hemen yakınlaştınız ona adıyla hitap edecek kadar”

hemen cevap verdim bu yakınlık başımı döndürmeye başlamıştı. Parfümünden bahsetmiyorum bile….

“ Kendisi istedi ayrıca siz de bunu benden isteseydiniz size de isminizle hitap edebilirdim” dememle kulağıma değen dudaklarıyla kalp krizi geçirecektim hemen arkamı döndüm. Tabi dönmemle birlikte kulağımdaki dudağı dudaklarımla buluştu. 

O kadar yumuşak bir dokunuştu ki bu… Hemen geri çekildi ama sadece birkaç santim… Hiçbir şey diyemiyordum içimdeki bütün sesler gitmişti sanki… Sadece gözlerine baktım elim istemsizce dudaklarıma gitmişti. Dudaklarıma örttüğüm elimi alıp avucunun içinde biraz sıktı.

“ Ellerin kesinlikle bana yakın olduğun için buz gibi seni bu kadar mı heyecanlandırıyorum ?” dedi.

Şimdi ne cevap verecektim bu soruya evet deyip onun o şişkin egosunu daha da mı şişirecektim yok hayır tabi ki öyle yapmayacaktım en iyisi onun silahıydı. Bana bu kadar yakın olup kendimi bana bu kadar aciz hissettirmeyecekti. Evet, ona onun bana davrandığı gibi davranacaktım. Ona tekrar arkamı dönüp gözlerine bakmadan, evet gözlerine bakamazdım yoksa kekeleyebilirdim ve ona bu keyfi veremezdim.

“ Tamer, merak edecek artık gidelim mi?” 

Hala gözlerine bakmıyordum ama elimi de bırakmıyordu. Şuracıkta düşüp bayılacaktım şimdi. Elimi daha da sıktı o an gözlerine baktım. Birden gözlerinin renginin yeşilden siyaha döndüğünü gördüm resmen. Bu gerçek miydi nasıl olabilirdi duygularına göre mi değişiyordu gözlerinin rengi o zaman başım gerçekten belada sayılabilirdi çünkü duruşu da değişmiş omuzları daha bir dikleşmişti sanki. Elimi bırakmadan kendi elini de uzatıp bir tuşa bastı. Asansör tekrar hareket etmeye başladı. Elimi geri çektim derin bir nefes alırken gözlerimi de kapatmıştım. Kata vardığımızı söyleyen zil sesini duyunca gözlerimi açtım. Benim önümde duruyordu, kapının açılmasıyla ilerlemeye başladık o önde ben arkada…

Bir odanın kapısını açtı önce ben girdim içeriye. Büyük masanın karşısına denk gelen iki misafir koltuğundan birine ben diğerine de Suat oturmuştu. Odayı süzüyordum, masanın üzerindeki resimlere bakıyordum, iki çerçevede sadece Tamer’in resmi vardı. Duvardaki rafa takıldı gözüm orada çok daha büyük bir çerçeve vardı. Yerimden kalkarak resme yakından bakmak istedim. Çerçeveyi elime aldım ama neden içimde bir sızı oluşmuştu. Resimde Tamer, Suat ve çok güzel bir kız evet gerçekten çok güzel bir kız bir masanın etrafında oturmuşlar. Tamer ve kız objektife bakarken Suat kıza bakmıştı ve çok güzel bir gülümseme vardı yüzünde. Bu haksızlıktı ama bana sürekli sert davranan bu dengesiz adamın bu kadar güzel gülümsemeye hakkı yoktu. Hem de o kıza….

DİĞER YARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin