26. BÖLÜM

22.3K 1.1K 38
                                    

Gözlerimi araladığımda bana bakan harika yeşil gözleri gördüm. Çok derin bakıyorlardı. Bu kadar yakından bile harika görünüyordu. Beni öperek uyandırmıştı ve şimdi de beni seyrediyordu. Gülümsedim ona bütün kalbimle ve ellerimden tutarak beni yataktan kaldırdı.

Güneş daha yeni doğuyordu. Odanın içi hala tam olarak güneş ışıklarını almadığından loştu. Ben daha uyku sersemiyken beni pencerenin önüne getirdi. Soru soran bakışlarla baktım bu saatte bile harika görünen sevdiğime. Ellerimi bırakmadan

“ Burçin, daha resmini gördüğüm ilk an kalbime düşmüştün. Yüzünü gördüğümde ise güneşim olmuştun içimi aydınlatan. Şimdi bu yeni doğan güneşin ilk ışıklarında seni ilk ben tebrik etmek istedim. Güneşim, doğum günün kutlu olsun.”

Aman allahım ben bugün doğum günüm olduğunu unutmuştum. Ve Suat bunu bana muhteşem bir şekilde hatırlatmıştı. Bu çok anlamlıydı benim için. Hatta hayatımdaki en güzel doğum günü tebriğimdi. O kadar mutlu oldum ki o uykulu halimden eser kalmamıştı. Aramızda fazla bir mesafe yoktu ama hemen boynuna sarılarak

“ Teşekkür ederim. Beni ne kadar şaşırttığını, ne kadar mutlu ettiğini bilemezsin. Hayatımdaki ilk ve en güzel doğum günü tebriğimdi bu.”

O muhteşem can yakıcı gülümsemesiyle baktı bana. Tek elimi bırakıp elini cebine götürdü. Ben şaşkın şaşkın ne yapacak diye onu seyrederken küçük kadife bir kutu çıkardı. Nefesimi tutuyordum artık heyecandan.

“ Yeni doğan günün şahitliğinde vermek istedim bunu sana. Sakın acele ettiğimi düşünme. Çünkü benim için her yeni doğan gün sana ulaşmak, seni yaşamak için var artık.”

Dedi ve parmağıma çok hoş pırlanta bir yüzük taktı. Ben şaşkınlığımın zirvelerindeyken yüzüğü taktığı elimi öptü ve

“ Benim ol Burçin, kadınım, yuvam ol. Hayatımı anlamlı kıl, evlen benimle” dedi.

Elimi geri çekerek yüzüğe baktım. Parmağımda ışıl ışıldı bu loş odada bile. Sonra ışıklarını yeryüzüne yeni sunan güneşe baktım. Bütün dikkatini bana vermiş olanca haşmetiyle bana bakan adama baktım. Cevabımı bekliyordu. Onun bana söylediği o kadar yüceltici sözden sonra ağzımdan ne çıksa eksik kalacaktı.

Uzanıp elini tuttum tekrar. Yüzü gerilmiş ne diyeceğimi sabırsızlıkla bekleyen adamıma

“ Sen kalbime düştüğünden beri zaten senden başka bir şey düşünemiyorum, göremiyorum. Ben sanki hep bir karanlıktaymışım da sen bana o harika gülüşünle ışık olmuşsun gibi hep gül de yaşamım aydınlansın istiyorum. Çok kısa bir zaman oldu ama ben seni çok seviyorum” deyip dudaklarına kapandım.

Aşkla, mutlulukla, hüzünle ve en çokta arzuyla öpüyordum. Bıraksam tepkisini anlardım ama deli gibi öptüğümden hiçbir şey anlamıştım. Nefes nefese geri çekilince gözlerine baktım. Sımsıkı sarıldı bana. Canıma yeni bir can katarcasına. Artık o bendi ben de o. Tekrar geri bıraktığında

“ Seni seviyorum Burçin, bu yüzük bir sembol olsun istedim nişanımız için. Ama asıl yüzüğü babam gelince takacak. Senin parmağına evlilik yüzüğü olarak annemin yüzüğünü takmak istediğini söyledi babam. Bunu şimdi çevremize ilan edeceğiz ama annemin yüzüğünü parmağında görmek daha önemli benim ve babam için.”   

Parmağımdaki yüzüğe baktığımı görünce

“ Bu yüzük etraftakilere karşı bir önlem. Kimse benim kadınımı sahipsiz sanmasın. Sen böylece benim eşim olacağını ilan etmiş olacaksın parmağında benim yüzüğümü taşıyarak”

DİĞER YARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin