Aklım durmuştu sanki ben Rize’ye gidiyoruz diye düşünürken Yozgat ne alakaydı ki. İstemsizce döküldü kelimeler ağzımdan
“ Neden Yozgat’tayız?”
Aynadan bana bakarak sinsi sinsi gülümsedi. Memnuniyeti gözlerinden okunuyordu
“ Kimsenin bizi bulamadığı yerlerde olacağız Burçin. Kimse bizi rahatsız edemeyecek.”
Yol o kadar ıssızdı ki yol aydınlatmaları bile yoktu. Karanlık her zerreme dolmuştu neredeyse. Artık ağlayamıyordum. Gözlerim ağlamaktan şişmişti, dokununca bile sızlıyordu. Başımın ağrısı hiç geçmemiş ağladığım için daha da artmıştı. Ellerimle şakaklarıma masaj yapmaya başladım. Bir işe yaramıyordu ama hareketsiz oturmak çıldırmama neden olabilirdi. Suat, her zaman dikkatli olmamı söylerken ona yeteri kadar hak vermediğim için kızıyordum şimdi kendime. İş işten geçmişti. Nasıl da savunuyordum lanet olasıca adamı. Yapmaz diyordum yapmaz…
İleride bir benzinlik görünce dayanamadım
“ Lütfen ileride dur..”
Ben daha lafımı bitirmeden atıldı
“ Neden?”
“ Lütfen tuvalete gitmem lazım ve başım çok ağrıyor ağrı kesici sorabiliriz”
Kaşlarını çatarak baktı bana düşünüyor gibiydi
“ Gideceğimiz yere az kaldı. Biraz daha sabret”
Bu istasyon son şansım olabilirdi. Belki kasadaki adama beni kaçırdığını polisi aramasını söyleyebilirdim. Bu şansı kaçıramazdım.
“ Hasan, kaç saattir yolda olduğumuzun farkın damısın? Ben daha dayanamam tuvalete gitmem lazım”
“ Tamam, duracağım ama aklından ne geçiyorsa unut. Her şeyi ayarladım kafamda. Planlarımı asla bozamayacaksın. Seni bir saniye bile bırakmayacağım”
Kanım donmuştu bu sözleriyle. Rüya, bana İstanbul’a geldiğinde her şeyi araştırdığını söylediğinde ihtimal vermemiştim ama bu kadar zaman geçip te ortaya ortaya çıkmayınca bende rahatlamıştım. Meğerse hepsi planının bir parçasıymış. Yine de şansımı deneyecektim.
“Tamam, lütfen duralım. Gerçekten iyi değilim. İlaç içmem lazım başım çatlayacakmış gibi”
Üzüntüyle baktı bu sefer
“ Burçin gerçekten üzgünüm seni bayıltmak için kullandığım ilaç yüzünden. Tamam, duralım ağrı çekmeni istemiyorum”
Biz konuşurken benzin istasyonuna varmıştık bile. Arabayı durdurdu ama inmeden bana döndü
“ Sakın ağzını açma. Eğer ömrün boyunca seni bir yerlere kapatmamı istemiyorsan susacaksın”
Başımı salladım sadece. İndi ve kapımı açıp elimi tutarak beni de indirdi. Elimi geri çekmeye çalıştım ama öyle sıkı tuttu ki parmaklarımın yerinin değişeceğini sandım bir an. Beraber Tuvaletlerin olduğu yere doğru ilerledik önce. Şansıma tuvaletler dışarıdaydı. Ne olurdu sanki içeride olsaydı. Off neyse pes etmemem lazım. Ben de başka çareler düşünürüm diye kendi kendime telkin ederek girdim tuvaletten içeriye elimi çekmek istedim ama bırakmadı
“ Benimle içeriye de girmeyeceksin değil mi?” diye tısladım.
Benden önce kapısını açtı ve içerideki pencereyi kontrol etti. O pencereden çıkmak değil ben bir bacağımı bile geçiremezdim. Sırıtışı yüzünde büyürken elimi bıraktı
“ Burada bekleyeceğim”
“ Rahat edemem lütfen dışarıda bekle. Bak zaten kimse yok”
Derin bir nefes vererek “ Tamam” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM
RomanceKafamı dayadığım camdan yola bakarken birden içime oturdu geçmişim.. Çok değil bir sene öncesinde nasılda bambaşkaydı her şey… Sevdiklerime veda etmek zorunda kalmış Arda’mla baş başa kalmıştık.. Şimdi her şeyden habersiz yepyeni bir dünyanın kollar...