3 Sene Sonra
Uzandığım yerden yatağımın başucundaki çerçeveyi aldım elime ve geçmiş geldi gözlerimin önüne tekrar…
Dini nikâhımızı kıydırdıktan iki gün sonra Suat erkenden işe gitmişti. Günlerdir işlerden elini eteğini çekmiş benimle vakit geçiriyordu. Tabi bu arada evin bahçesinin bir kısmını yeniden düzenletmiş ve kum havuzu, salıncak, kaydırak ve daha birçok şey yaptırmıştı. En son da evin arka tarafına küçükte olsa bir havuz yaptıralım dediğinde şiddetle karşı çıktım. Çok korkuyordum çünkü ben göremeden Arda giderse diye, ve tabi ki yapamadı.
Kendini bize adamıştı resmen, Gülfidan abla onun bu hallerine inanamıyordu ve her seferinde kızım senin sayende diyordu. Hep beraber kahvaltı yapıyorduk ama Suat olmadığı için çok ta iştahla yediğim söylenemezdi. Bahçede bir araba sesi duyduğumuzda hepimiz birbirimizin gözlerine baktık. Güvenlik bizden habersiz kimseyi içeri alamazdı ama yine de tedirgin olmuştuk. Arda’yı kucağıma aldım ve benim önümden kapıya çıkan Hanife abla ve Nilüfer’in arkasından ben de çıktım. Gözlerime inanamıyordum Haluk amca ve Suat Birlikte arabadan iniyorlardı. Kucağımda ki Arda ile birlikte koşar adım yanlarına gittim ve sarıldım Haluk amcaya, o da Arda ile ikimizi sardı.
“ Hoş geldin Haluk amca, çok iyi gördüm seni”
“ Hoş buldum güzel gelinim”
Kıpkırmızı olmuştum karşısında. Beni elinin altından bırakmadan Gülfidan abla ve Kadir abi ile de ayaküstü konuştuktan sonra hep beraber içeriye geçtik. Geniş salonda herkes oturmuştu ben Arda’yı kucağımdan oyuncaklarının yanına bırakmıştım. Haluk amca o gür sesiyle
“ Gelinimin elinden bir kahve içerim, zahmet olmazsa” dedi.
Kızarıklığım daha geçmeden yenisi eklenince pancar gibi olmuştum.
“ Suat bu kızı çok seviyorum ama kırmızı olunca daha da bir güzelleşmiyor mu sence de?”
Bütün odada herkes kahkaha atıyor ama Suat parıldayan gözlerle beni izliyordu. Kahveleri yapıp geldiğimde konuşulan konunun ciddi olduğunu anlamış ve hiç sesimi çıkarmamıştım. Hasan’dan ve bana yapılan işkencelerden bahsederken kendisini o an yollamayan doktorlara ne kadar sinirlendiğini anlatıyordu. Başım önümde dinlerken aslında her şeyi an be an takip ettiğini ve dualarında beni hiç bırakmadığımı öğrendim.
İçimden çok sevinmiştim yine beni düşünen ve sahiplenen kocaman bir ailem olmuştu. Ben onları çok seviyordum. Haluk amca kız isteme olayını duyunca hevesle iki gün sonra gidelim o kadar beklemeye gerek yok dedi. Suat’ın hazırlattığı özel uçakla sabah indik Trabzon’a. Ve oradan birkaç arabaya ayrılarak Emre’ lerin evlerine vardık. Biz ne kadar bu kadar zahmete gerek yok desek te bizi dinlemediler. İkindi vaktine kadar iki aile çok güzel bir şekilde kaynaşmıştı. Bütün aile bir araya gelindi ve Haluk amca beni Emre’nin babasından istedi. O heyecanlı dakikaları ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. Akşamüstü de aynı aile hep birlikte Rüya’ların ailesinin tuttuğu özel bir mekânda Rüya ve Emre’nin nişan töreni yapıldı. Her şey mükemmel olmuştu.
Düğünümüz on beş gün sonra evimizin bahçesinde yapıldı. Çok kalabalık değildik ama yine de yüz elli kişi vardı. Sağ olsunlar Rüya’nın ve Emre’nin aileleri beni bu özel günüm de de yalnız bırakmamışlardı. Suat ‘ın ve Haluk amcanın çok yakın arkadaşları ve akrabaları ile unutulmaz bir düğün merasimi yaşamıştım.
Suat ne dersem yapıyor bir dediğimi iki etmiyordu. Düğünden sonra gençler olarak büyükleri evde bırakarak Suat’ın ayarladığı boğazda ki bir mekânda gece yarısına kadar eğlendik. Gece boyunca Simay’ın Tamer’e bakışları gözümden kaçmamıştı. Tamer pek farkında değildi ama Simay’ın kendini belli etme çabalarını gülümseyerek izledim. Nilüfer ve Fatih dans pistinde tek başlarına dans ediyorlardı. Rüya ve Emre yorgunluktan oturmuşlar ama ne konuşuyorlarsa çok gülüyorlardı. Canım arkadaşımın mutlu olması benim için ayrı bir mutluluktu. Nilüfer desem Fatih’e bakışlarından bile deli gibi aşığım diye haykırdığını görmek mümkündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM
DragosteKafamı dayadığım camdan yola bakarken birden içime oturdu geçmişim.. Çok değil bir sene öncesinde nasılda bambaşkaydı her şey… Sevdiklerime veda etmek zorunda kalmış Arda’mla baş başa kalmıştık.. Şimdi her şeyden habersiz yepyeni bir dünyanın kollar...