11. BÖLÜM

26.4K 1.4K 24
                                    

Odama geçtim ama yapacak fazla bir şeyim yoktu. Zaten az olan eşyamı katlayıp yeniden dizmem on dakikamı almadı. Aşağıya indim Arda’yı alıp yıkadıktan sonra onu uyuttum. Bu arada zaman bayağı ilerlemişti. Bebek telsizini de alıp aşağıya indim.

Bu ev akşamları ayrı bir güzel oluyordu. Sadece duvar apliklerinden ve ayaklı lambadan odayı saran loş ışık hoş bir hava veriyordu. Mutfaktan gelen ışığa yönelip oraya gittiğimde Hanife abla ve Nilüfer kahve içiyorlardı. Beni görünce gülümseyerek karşıladılar. Hanife ablayla ben yokken Arda’yla neler yapacağını konuştuktan sonra Hanife abla bizi Nilüfer’le bırakıp yatmaya gitti.

“ Burçincim ne kadar kalacaksınız?”bunu öyle bir ses tonuyla sordu ki gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi.

“ Yapma Nilüfer sen de mi ya” diyerek dudaklarımı büzdüm. Gülümseyerek bana sarıldı

“ Canım sakın kızma olanlara sen bir anlam veremiyorsun ama bazı şeyler o kadar hoşuma gidiyor ki” kaşlarımı çatarak

“ Neymiş o hoşuna gidenler?” 

“ Bak Suat’ı uzun yıllardır tanırım. Her dediğinin yapılmasına alışkındır. Şimdi ona birinin böyle kafa tutması söylediklerinin yargılanması onu çok şaşırtıyor.”

“Nasıl yani size karşı hep böyle mi davranıyor?”

“Hayır, yanlış anladın O bize karşı her zaman çok yakın ve sevecendir. Biz burada iyi anlaşırız.”

“Eee o zaman”

“Suat işyerinde evde olduğundan çok farklıdır. İşi onu gerektirdiğinden öyle olması normal ama evde sana böyle davranması sana böyle bakması… Yani ne bileyim..”

“ Aaa lütfen susma anlat ama”

“Yani bence seninle ilgilenmesi ımmm nasıl desem sana çabuk alıştı”

“Bu ne demek Nilüfer ya çok gizemli konuşuyorsun”

“ Suat’ı tanıdığım zaman zarfında insanlarla çok kolay kaynaştığını görmedim. Arkadaşları gerçekten kıymetliyse eve gelebilirler. Öyle hergele zıpır tiplerden olmadı hiçbir zaman. Çocukken bile belli bir ağırlığı vardı hep olgun davrandı. Ama şimdi sen geleli bu kadar kısa süre olmasına rağmen seninle uzun bir yolculuğa çıkacak”

“Ama bende istemedim ki zaten bunu”

“Ben onu demek istemedim normal Suat kesinlikle hayır derdi”

“Zaten o değil babası istedi”

“İstemese gitmezdi”

 Kapıdan gelen öksürük sesiyle ikimizde irkilerek sese doğru döndük aman allahım kapının yanındaki duvara yaslanmış kollarını bağlamış kaşları havada bize bakıyordu. ‘Duymuş olamaz değil mi ?’ Bakışı atarak Nilüfer’e döndüm ama o da benim gibi kıpkırmızı olmuştu.  Yok aramızda bir fark vardı o kırmızıydı ben bildiğimiz mordum resmen. Suat hiç istifini bozmadan bize bakıyordu. Sessizliği bozan telefon sesi oldu. Bir umut ceplerime baktım ama maalesef benim değildi. Çalan telefon Nilüfer’indi

“Nişanlım arıyor çıkmalıyım size iyi geceler sabah görüşürüz” diyerek çıktı. Sap gibi kalmıştım. 

“ Neyse geç olmuş bende çıkayım” dedim. Kalktım kapının yanından geçerken

“Merak ettiğin başka sorular varsa yolumuz uzun ve önümüzde çoook uzun günler var bana rahat rahat sorabilirsin”  

Yan yan bakarak ki sert baktığımı umuyorum “ Başkalarını dinlemek ayıp değil mi?”  

DİĞER YARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin