Vee uzunca bir aradan sonra yine ben :) Bugün hiç ders çalışmayıp tüm vaktimi bilgisayar başında harcadığım için inanılmaz vicdan azabı çekiyordum.Ama her şey bölümü tamamlayıp buraya yazdıktan sonra anlamsız oluyor inanın.Yani ygs ye 1 hafta kalmış olması bile önemini yitiriyor gözümde o derece :D Bu bölümü yazarken tuhaf hissettim.Bilmiyorum neden acaba ilk kez bölümler arasına bu kadar ara koyduğum için olabilir mi? diyede düşünmedim değil. Neyse ammada konuştum artık susuyorum ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum.:))
Birdahaki bölümde görüşürüz.Öpüyorum :))
Katy sabah gözlerini araladığında başının sızladığını hissetti.Kendini felaket bitkin hissediyordu.Tekrar gözlerini kapatıp uykuya dalmaya hazırlanırken pencereden içeriye sızan güneş ışınları Katynin bu haline isyan eder gibiydi.Ama genç kadın umursamayarak diğer tarafa döndü.Tekrar gözlerini kapayıp uyumaya odaklanırken dün yaşananlar yavaş yavaş beynine süzüldü.
Dükün gelişi.
Aslında problem dükün gelişinde değildi.Asıl problem Katynin dükün gelişini dört gözle bekliyor oluşuydu.Dikiş odasının kapısında onu gördüğü o ilk anda hissettikleri.
Aman Tanrım!
Bu adam günden güne Katyyi kendine bağlıyordu.Genç kadın günden güne o tok sese, kışkırtıcı yamuk gülüşe,yaramazca bakan o yemyeşil gözlere alışıyordu.Her daim onları hissetmek istiyordu.
Brainın varlığını her daim hissetmek istiyordu.
Bu düşünceyi anımsadığı anda gözlerini aralayıp yatakta doğruldu.Sırtını yatağın başlığına dayayarak bir eliylede başını ovmaya başladı.Öylece duraksayıp kafasını pencereye doğru çevirdi.
Hava gerçekten çok güzeldi.Evde duramayacak kadar güzel.Güzelce bir duş aldıktan sonra bahçeye çıkmaya karar verdi ve ayaklarını yataktan sarkıttı.Ayağa kalkmaya hazırlanırken kapının tıklanmasıyla duraksadı.
Aralanan kapının ardından Rose gülümseyerek Katyye bakıyordu.
-''Günaydın Katy hanım.''
Katyde yüzüne zoraki bir gülümseme kondurarak ''Günaydın.'' dedi.
-''Dük hazretleri araziyi gezdirmek istiyormuş size.Bu yüzden at binmeye uygun giyinmenizi rica etti.''
Katy duydukları karşısında hızlıca kafasını kaldırıp dehşet içinde ''Ne?'' diye bağırınca Rose şaşkınlıkla bakakaldı genç kadına.
Yüzünü eğerek korkuyla sordu.
-''Ya-Yanlış bir şey mi söyledim hanımım?''
Katy Rose'un bu halini görünce kendini sövdü içinden.Ardından yüzüne sıcak bir gülümseme kondurdu hemen.
-''Hayır tabiki Rose.Sadece Teşekkür ederim demek istemiştim.Dük hazretlerine de ricasını göz önünde bulunduracağımı söyle lütfen.''
Dudaklarından bu kelimeler dökülürken aslında içindeki sesin söylediklerini dile getirmemek için can atıyordu.
-'Ricalarının da onun da canı cehenneme.'
Rose kapıyı kapatıp çıktığında kendine gelip ne yapacağını düşünmeye başladı.Bu durumdan kurtulmak için beynini zorluyordu.
Ata binip kendini bu ukala adamın önünde rezil edemezdi.Ata her binişinde ya düşüyordu yada korkuyla ağlamaya başlıyordu.
En az nakış işlemek (!) kadar seviyordu ata binmeyi de.Bu yüzden asla dükün karşısında ata binemezdi.Diğer bir yandan at binmeyi bilmediğini de söyleyemezdi.Bu daha büyük bir rezillikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TESADÜF
RomanceKorkuyordum.Ama bu korkunun sebebi o içime girerken çekeceğim acı değildi..Onu memnun etmek istiyordum.Yanlış bir şey yapmak istemiyordum.Üzerime doğru uzandı.Bunun üzerine gözlerimi kapadım.Gözlerimi kapamamla onun alnını alnımda hissetmem bir olmu...