Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna.*
Nur çalışma odasının kapısını tıklattıktan sonra cevabı beklemeden başını içeri uzattı. Asrın'ın masasında kendisine meraklı gözlerle baktığını görünce gülümseyerek içeri girdi.
Adam içeri mahcubiyetle giren kızı baştan aşağı süzdü. Uzun saçlarını başının tepesinde topuz yapmıştı ama saçları isyan ederek her yana fırlamıştı. Rahatsız etmek istemezmiş gibi çekingen bir halde duruyordu karşısında.
"Patatesli köfte hazır." dedi Nur ellerini iki yana açarak.
"En güzel yaptığın yemek." diyerek hevesle masasından kalktı Asrın. Karnı acıkmıştı fakat üzerinde çalıştığı şeyleri yarım bırakması için birisinin gelip onu çekiştirmesi gerekiyordu.
"Evet, maalesef." Nur yüzünü alaylı bir sıkıntıyla buruşturdu. Gerçekten de en güzel yapabildiği yemek patatesli köfteydi.
Adam masasına yaslanıp kollarını göğsünde kavuşturdu ve omuz silkti. Yüzünde umursamaz bir ifadeyle "Ben seviyorum." dedi.
Bu yaptığı hareketle Nur'un içini rahatlamıştı. Asrın'ın bu sakinliği ve ne istediğini bilen tavrı Nur'u zaman zaman heyecanın ve duygu kaosunun ortasına sürüklese de genel olarak dengeyi bulmasını sağlayanda oydu.
Masanın başına Asrın oturmuştu, Nur da adamın sağ tarafına geçerek yemeğini yemeye başladı. Akşam o kadar sessizdi ki bu sessizlik kızı ince bir çığlık gibi rahatsız ediyordu. Tabağa değen çatal sesi, adamın gömleğinin masa örtüsüne değişi ve dışarıda bir yerde havlayan bir köpekten başka hiçbir şey ses çıkarmıyordu.
"Utku'yla hiç konuştun mu?" dedi Nur yemeğine ara vererek.
Asrın ağzındaki lokmayı yutmadan önce başını iki yana salladı. "Konuşmam mı gerekiyordu?"
"Sabahın köründe beni aradı." dedi Nur kendine engel olamadan gözlerini devirerek. " Yeni kız arkadaşının sarışın ve tapılası olduğunu biliyor muydun?"
Asrın ağzında yemek olmasına rağmen gülümseyince yanağında kızın sevimli bulduğu bir şişlik oluştu. "Öyle miymiş?"
"Öyleymiş. Ayrıca arabalardan da anlıyormuş. Anlamak derken kaputu açıp tamir edebiliyormuş..." cümlesinin sonuna doğru sesi zayıflaşıp kaşları çatıldı kızın. Sonra aniden Asrın'ın gözlerine bakarak "Bununla sapık bir şey ima etmemiş değil mi?" dedi ciddi bir ifadeyle.
Adamın küçük kahkahası aralarındaki boşluğu doldururken Nur da gülümsedi.
"Hayır. Gerçekten arabalardan bahsettiğine eminim."
"Her neyse, bunların hepsini bana sabahın tam yedi buçuğunda anlatmak istemiş kendisi."
Asrın gülümsedi ve farkında olmadan masaya dayadığı dirseğinden güç alarak kıza doğru eğildi. Kahverenginin şaşılası tonuyla karışmış yeşil gözleri hafifçe kısılmıştı. "O saatte sevgilisiyle ilgileniyor olması gerekmez miydi?"
Nur dudaklarından taşan kahkahaya elini siper ederek güldü."Beni daha çok seviyor olsa gerek."
Bir süre ikisi de yemeklerine devam edince, yine aralarında bir sessizlik oluşmuştu ama bu bir önceki gibi rahatsız edici değildi. Neden olduğunu tam olarak bilemiyordu Nur, belki de iletişimi sağlayarak aradaki o sessiz çığlığı kırmış olmalarındandı ama suskunlukları da huzur vericiydi o an."Dört hafta. Bence kızın dört haftası var daha fazla değil."
Kız heyecanla dudaklarını yaladı. Gözlerini hırslı bir ifadeyle kısarak "İki hafta." dedi ve adama serçe parmağını uzattı. Bu ikisi arasında bir oyuna dönüşeli çok olmamıştı ama Utku'nun sürekli gelip giden sevgilileri üzerine yapılan iddialar büyük bir eğlenceydi onlar için. Kaybeden kişi, karşısındakinin istediği ya da yapmak zorunda olduğu bir işi onun yerine yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yokluğundaki Sen
RomanceO gün, o balkonda Asrın cebinden bir yüzük çıkarıp kıza evlenme teklif ettiğinde Nur bir rüya görmekte olduğuna kanaat getirmişti. Bakışlarını yüzükten çekip adamın yüzüne baktığında, kendisini her defasında yeniden şaşırtan gözlerini gördüğünde bun...