Şimdi öyle büyük ki beraberliğimiz
Nabzın benim bileklerimde vurmakta.*Aniden azalan bilgisayarının ışığı onu çevresinde kararan bütün ışıklardan daha çok şaşırtmıştı. Öyle odaklanmıştı ki elektronik alete bir anda internet bağlantısının gitmesi ve ışığın zayıflaması bütün odak noktasını dağıtarak kendisini neredeyse çaresiz hissetmesine sebep olmuştu.
Bilgisayarı kucağından alarak sehpanın üstüne koydu. Derin bir nefesle kendini sakinleştirmeye çalıştı fakat sıkıca tutunduğu koltuğun kenarını bırakmak gelmiyordu içinden. Bilgisayarından gelen ışık küçük bir alanı aydınlatıyor, korkusunu bastırmasına hiç mi hiç yardımcı olmuyordu. Üstelik oluşturduğu gölgelerle kızın daha çok korkmasına sebep oluyordu.
Yetişkin bir kadın olarak karanlık korkusunu aşması gerektiğini biliyordu ama ne zaman elektrikler kesilse veya o, tek başına karanlık bir ortamda kalmak zorunda olsa içinde büyüyen endişeye engel olamıyordu.
Kocasının içerde hareket ettiğini belirten sesleri duyunca onun mum aradığını anlayarak sevindi. Asrın'ın yanına gitmek istiyor ama kendinde bu cesareti bulamıyordu. Aynı zamanda buradan uzaklaşmak bilgisayarın zayıf ışığından da uzaklaşmak demekti ki Nur'u bunu yapmaya ikna edebilecek çok az şey vardı.
Göremese bile etrafın hızlıca kolaçan etmekten kendini alamadı kız. Neyden korktuğunu kendine bile açıklayamıyordu, sadece her karanlıkta kalışında bu anlamsız hisle baş etmek zorunda kalıyordu.
Kapıda elinde mumla beliren adamı görünce istemeden geniş bir şekilde gülümsedi. Alev adamın düzgün çenesini aydınlatıyor, gözlerine geldiğinde yetersiz kalarak loşlaşıyordu.
"Çok korktun mu?" dedi adam gülümseyerek. Derin sesi hemen kıza etki ederek endişelerinin yok olmasını sağladı.
"Biraz. Bilgisayarın ışığı vardı."
Adam yavaş adımlarla ona doğru ilerleyerek yanına oturdu. Kolunun altına sıkıştırdığı birkaç mumu da sehpanın üzerine yerleştirerek elindekiyle yaktı.
"Mumları aradım. Olması gerektiği yerde değillerdi." diye açıkladı geç kalmasının sebebini. Nur'un karanlıktan korktuğunu biliyordu.
Nur, bu hatanın kendinden kaynaklandığını bilerek dudak büktü. Mumları nereye kaldırdığını hatırlamıyordu, sadece çalışma odasındaki dolaplardan birinde olmaları gerektiğini biliyordu.
"Nerdeydiler?"
Sesindeki suçlu tonu fark eden adam hafifçe ona doğru dönüp yaramazlık yapmış bir çocuğu yakalamış gibi muzırca güldü.
"Banyo dolabında."
Adamın gülümsemesini ve kalkan kaşlarını fark eden Nur da gülümseyerek karşılık verdi.
Etraflarındaki her türlü elektronik eşyanın gürültüsünden uzak sakin sakin yan yana otururken mumların verdiği azıcık ışıkta Nur kocasının yüzünü incelemekten kendini alamıyordu. Asrın başını koltuğuna arkasına yaslamış, hafifçe kaykılmış bir şekilde yanında oturuyordu. Gözleri bir şeyleri düşündüğünü gösterircesine tavanın bir noktasına sabitlenmişti. Yutkundukça hareket eden âdem elması kızın dikkatini çekiyordu.
"Koray Beyle görüşüyor musunuz hiç?" diye sordu Nur, bir şeyler söylemiş olmak için. İşin aslı merak da ediyordu aralarındaki ilişkinin nasıl geliştiğini. Bu adamın Asrın için önemli olduğunu biliyordu, eğer bir şans elde edebilirse Asrın'ın hayalleri gerçek olabilirdi.
"O geceden beri hiç görüşmedik. Yeni bir proje üzerinde çalışmaya başlıyormuş diye duydum."
Bunun anlamı işlerin adamın istediği gibi gitmemiş olmasıydı. Koray Beyin ilgisi başka bir şeyin üstüne kaydıysa Asrın için harcayacak vakti yok demekti. Çünkü öyle adamlar ilgilendikleri bir şeyi bu kadar uzun süre asla başıboş bırakmazlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yokluğundaki Sen
RomanceO gün, o balkonda Asrın cebinden bir yüzük çıkarıp kıza evlenme teklif ettiğinde Nur bir rüya görmekte olduğuna kanaat getirmişti. Bakışlarını yüzükten çekip adamın yüzüne baktığında, kendisini her defasında yeniden şaşırtan gözlerini gördüğünde bun...