Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Evlerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Yoksulluğun acısından hafif bilmedim acını.
Yenilen herkesin boğuntusuydu kaybolduğum uzaklık, yüzün her bulutlandığında. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir barış, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o sürekli yaz ikindisine. Gökkuşağının altından geçen çocukların şımarıklığıydı, kâküllerini her araladığımda gövdemdeki ürperti.
Ağzımdaki meneviş sendin insanlara şiirler okurken. Bütün öksüzlerin kederiyle baktım yüzüne, ne zaman geleceği düşündüysem. Bir haksızlığı haykıran herkese senin soluğunu verdim. Bütün hapislerin penceresi yaptım seni. Sonra tuttum kenar mahallelerin yalnızlığını gösterdim, bir özür, bir bağışlanma umuduyla.
Kirpiklerinin ömrüme açtığı yolda yaptım bütün kavgalarımı. Söze inandım, gövdene ondan çok. Dönüp dönüp sana geldikçe anladım özgürlüğün aşk olduğunu. Alışkanlıklara yenilmedim ben, seni bir alışkanlığa dönüştürmek istemedim yalnızca.*
Yüzündeki maskenin baskısından dolayı hissettiği rahatsızlığı boş vermeye çalışarak çevresine bakındı kadın. İçeri de hatırı sayılır bir kalabalık vardı, Koray'ın kızlarından birinin verdiği maskeli doğum günü partisine herkes gelmek için yarışıyordu adeta. Nur, maskelerin altında birkaç ünlü de gördüğüne emindi hatta.
İnsanların bu kadar eğlenceye ve gösterişe düşkün olmasını anlayamıyordu kadın, kendisi kocasıyla geçirdiği sade ve sakin yaşamını bu kalabalığa onlarca kez tercih ederdi.
En azından Asrın'la maskeli bir baloya katılmak düşüncesi ona inanılmaz eğlenceli geliyordu. Hem adamın maskeli hali vardı ki Nur bunun için bu partide üç gün daha kalmaya razıydı.
Düşünceleri yüzünden iç çekerek Asrın'ın yanına çabucak gelmesini diledi. Onu yanında sürüklemek gibi bir kötülük yapmayıp birkaç kişiye selam vereceğini söyleyerek yalnız bırakmıştı kadını. Nur ne kadar teşekkür etse az olacağını hissediyordu. Zihninde dönüp duran düşünceler yüzünden öyle gergindi ki hiç kimseyle muhabbet edecek havada hissetmiyordu kendini.
Asrın'ın ona doğru geldiğini gördüğünde yüzüne yayılan gülümsemeyi engelleyemediğini hissetti. Adam da onun gülüşüne karşılık verirken tembel adımları kadını çıldırtacak gibi oluyordu. Siyah takım elbisenin içinde Nur'un nefesini kesecek kadar yakışıklı görünüyordu. Yüzündeki maskenin altında gülümsemesinin izlerini taşıyan bakışlarıyla ona doğru geliyordu.
"İnsanların bu saçmalığa bunca para harcadığına inanabiliyor musun?" derken Nur'un yanında yerini almıştı .
"Bu kadar pinti bir çift olabileceğimizi kim tahmin ederdi ki?"
Az önce kendi düşünceleri de aynı doğrultuda olduğu için gülümsedi kadın, Asrın'ın dikkatli bakışlarını üzerinde hissetmeden hemen önce. "Ne oldu? Üstüme bir şey mi dökmüşüm?" Aceleyle üzerini kontrol ederken adamın gülümsediğini duydu.
"Dans etmek ister misin?"
"Sen dans etmeyi sevmezsin ki."
Asrın omuz silkti, suratında çok istekli olmayan bir ifade belirirken "Buraya kadar gelmişken dans etmezsek olmaz sanırım."dedi.
Nur, elini adamın avucunun içine bırakırken onun kendisini kalabalığın içine çekmesine izin verdi. Asrın'ın bir eli belindeki yerini tatlı bir baskıyla alırken, diğeri de dar bir açıyla boşta kalan diğer elini tutuyordu. Nur, hızlanan kalp atışlarını hissederken bu kadar yakın olmanın tadını çıkarmak için kendini rahat bırakmaya çalıştı. Öyle hissediyordu ki az sonra ayakları birbirine dolanacak ve korkunç bir şekilde bütün dansı mahvedecekti. Oysa Asrın'ın da yönlendirmesiyle gayet uyumlu bir şekilde yavaşça dans edebildiklerinin farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yokluğundaki Sen
RomanceO gün, o balkonda Asrın cebinden bir yüzük çıkarıp kıza evlenme teklif ettiğinde Nur bir rüya görmekte olduğuna kanaat getirmişti. Bakışlarını yüzükten çekip adamın yüzüne baktığında, kendisini her defasında yeniden şaşırtan gözlerini gördüğünde bun...