5

12.9K 741 66
                                    

Bir an bile tereddüt etmedim.
Her şey o kadar doğal bir biçimde hüzünlü ve güzel,
ikimiz o kadar yalnızdık ki.*


Sigaranın yoğun tadı ağzından geçip ciğerlerine dolarken başını duvara yaslayarak gözlerini kapattı. Parmaklarının arasında tuttuğu tütünün kendisini böyle rahatlatıyor olması belki de en zayıf noktalarından biriydi. Hafifçe esen rüzgâr saçlarının arasından geçip serin bir hisle rahatlamasını sağlıyor, sigaranın dumanını yüzüne doğru savuruyordu.

Ağırlığını bir ayağından diğerine geçirirken Nur'un içerden şarkı söylediğini duydu. Küçük bir gülümsemenin dudaklarına yayıldığını hissetti. Sigarasından derin bir nefes daha aldıktan sonra kızın içerden gelen sesine kısık bir sesle eşlik etmeye başladı.

"Ben seni unutmak için sevmedim.
Gülmen ayrılık demekmiş bilmedim.
Bekledim sabah akşam yollarını...
Ölmek istedim, bir türlü ölmedim."


"Asrın?"

Sesini arttırınca kadın onu fark etmiş, meraklı bir şekilde seslenmişti. Gözlerini açarak dayandığı duvardan doğruldu hafifçe.

"Balkondayım." diye belli etti yerini.

Birkaç saniye içerden gelen ayak seslerini dinledi, Nur fazlasıyla ilgi çeken kızıl saçlarıyla yanında belirdi. Saçları açık; dalga dalga omuzlarına dökülüyor, insanda yumuşak ve ipeksi bir his uyandırıyordu. Makyajsız yüzünde çilleri beyaz tenine desen oluyor, büyük, yeşil gözleri sevecenlikle parlıyordu. Asrın içindeki eskimiş bir yaranın alışılmış sızısını duydu kızı görünce.

"Sesini duyunca şaşırdım bir an. Uyuyorsun sanıyordum."

"Uyandım." dedi adam hafifçe omuz silkerek. Rüzgâr ve sigara uyku mahmurluğunu hatırı sayılır ölçüde açsa da hala içinde sıcak yatağına dönme arzusu duyuyordu. Sesi boğuk, gözleri kısıktı.

Adamın bu mahmur hali Nur'un içinin gitmesine sebep oluyordu. Sıcak bir yatak uykudan yeni uyanan biri için ne demekse Asrın'ın bu savunmasız hali onda aynı etkiyi uyandırıyordu. Şimdi kollarının arasına sıkıştırıp kendini, sıcak olduğunu bildiği boynuna yüzünü gömse ve bu mahmurluğun zevkine doyabildiğince varsa başka bir şey istemez gibi geliyordu. Başka bir şey istemeye hali kalmaz gibi geliyordu.

"Niye öyle bakıyorsun? Utanıyorum." Adamın şakacı sesi uykunun ve sigaranın etkisiyle çatallanırken olduğundan daha masum çıkmıştı.

Nur tek kaşını kaldırdı ve söyleyecekleri istediği etkiyi uyandırsın diye bekledi birkaç saniye. "Bir adam karısından bu kadar utanmamalı."

Asrın'ın kahkahası havaya karışırken kendi yüzüne de büyük bir sırıtış yayıldı. Nur adamın güldüğünü görmeye bayılıyordu; gülümsemesi her şeyden önce gözlerine dokunuyor, o renk karmaşasını kızın hayatında görüp görebileceği en güzel dokuya dönüştürüyordu. Göz kenarlarına yerleşen yaramaz kıvrımlarla kısılan gözleri, sonra dudaklarında ki sevimli bükülme Nur'da sonsuza dek bu görüntüye bakma isteği oluşturuyordu. Sanki adamın sadece dudakları kıvrılmıyordu da bütün bir gülüş, ne kadar güzel göründüğünden habersiz, yüzüne yavaş yavaş yayılıyor; izlemesi ve hissetmesi mükemmel olan bir duyguya dönüşüyordu. Başka hiç kimsenin hissedemeyeceğini bildiği derin bir aşk içini kaplarken Nur sadece göğüs kafesinde özlemle sızladığına yemin edebileceği kalbinin bilincine varabiliyordu.

"Bu acıttı." dedi adam kaşlarını kaldırıp başını yana eğdi. Sesindeki eğlenen ton kızın kıkırdamasına sebep oldu.

Asrın son bir kere daha ciğerlerine dumanlı havayı doldurup kül tablasında söndürdü sigarasını. Kıza bu cümlenin kendisine dönük olan versiyonunu söylediği akşam her şeyin çok güzel olacağına inanıyordu. Koray Zamansız, Asrın'ın birlikte çalışmak için başını kesebileceği tek yapımcı onunla ilgilendiğini belli etmişti. Sonra bir toz bulutu gibi dağılmıştı her şey. Adam henüz elleri arasında tutamadan umutlarını, yok olmuşlardı. Yeterince ilgi çekici değildi, yeterince yakınlaşamamış, en tepeye ulaşmak istediğini yeteri kadar gösterememişti. Henüz bir fırsatı bile olmamıştı.

Yokluğundaki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin