8

10.4K 658 15
                                    

Bir defa gözlerime baksan, gözlerimiz karşılaşsa bir defa, bir defa gözlerinim içindeki macerayı tüylerin ürpermeden seyredebilsen. Anlayacaksın. Tanıyacaksın. Hem kendini, hem beni. Bütün macerayı toptan kucaklayarak bana bütün ülkeni açacaksın. Sen benim kim bilir kaç asır hep başkaları tarafından kuşatılmış ve nihayet zorla düşürülmüş kale'm değil misin?*


"Bunu doğru olduğundan emin misin?" dedi içeri girerken genç kadın, dişlerinin arasından. Bu yaptığı öfkeden ya da tehditkar olmayı amaçladığından değildi, daha çok gerginlikten ve duyulmak istemeyişinden kaynaklanıyordu.

"Tabii ki." diyerek cevap verdi yanındaki adam rahat bir tavırla. "Sonuçta kaç kere başınızı belaya soktum ki?"

Kadının yeşil gözlerini konuşmasına gerek kalmayacak bir imayla kıstığını gördü. "Tamam, birkaç kere sokmuş olabilirim belki."

Adamın kolunda birkaç adım ilerledikten sonra "Asrın burada olsaydı diyeceği tek şey köpek olayı yüzünden seni hala dövmek istediği olurdu." dedi Nur.

"Köpekleri ben kızdırmadım. Hayvanların orada olduğundan haberim bile yoktu!"

"Gecenin bir yarısı tanımadığınız birinin bahçesine girince böyle şeyler oluyordur belki de."

Nur'un imalı ama yargılamayan tespiti karşısında yüzünü buruşturdu Utku. O gece yüzünden Asrın da en az kendisi kadar suçluydu. İyi bir en yakın arkadaş olarak içip içip sevdiği kızın evini basmasını engellemesi gerekirdi. Eğer Asrın görevini iyi yapsaydı Utku da o sarhoşlukla yanlış eve girmez, iki adet azman tarafından sıkıştırılmazlardı!

Adam cevap vermeyip onu içeri doğru yönlendirmeyi tercih edince Nur da gecenin başladığını düşünerek derin bir nefes aldı. Utku'nun öğrendiğine göre Koray Bey, eşiyle birlikte bir aile dostlarının resim galerisine katılacaktı. Bu davetten Nur'un da daha önceden haberi vardı fakat gitmeyi hiç düşünmemişti. Ne var ki Asrın'la sabah yaptığı konuşma onu buraya getirmişti işte.

Utku'yla gelmesinin sebebi Asrın'ı kemanından ayrılmaya ikna edemeyişiydi. Adam bir şansının olduğuna inanmıyor, Nur'u da gitmemesi için ikna etmeye çalışıyordu üstelik. Kadının ise vazgeçmeye hiç mi hiç niyeti yoktu. Konu Asrın olduğunda kendisi için bile yapmayacağı şeyleri göze alacak kadar gözü kara oluyordu. Aktif olmayan cesareti ve girişkenliği bir anda can buluyordu, onun için yapmaya gönüllü olduğu şeylerin bir sınır yoktu.

Nur bir yandan kocasının gelmediğine sevinmiyor değildi. Bir bakışıyla bile içinde kırılmalara yol açıyordu Asrın, genç kadının ise bu akşam dağları yerinden oynatmaya ihtiyacı vardı.

İçeride son zamanlarda çokça duyduğu yabancı bir parça süzülüyordu, kulakları rahatsız etmeyecek bir seviyede. Duvarlar, yerler ve hatta servis yapan güzel kızlar bile beyazlar içerisindeydi. Tabloları vurgulayan bir berraklık vardı her yerde. İnsanlar şık kıyafetler içinde dolanıyor, birkaçı topluluk halinde sohbet ediyordu. Arada sırada havaya birkaç kahkahanın melodisi karışıyor, insan gürültüsünü küstahça bastırıyordu.

"Bir şeyler bakınalım mı?" dedi Utku tabloları işaret ederek. Nur başını sallayarak onu reddetti, kalabalığı gözleriyle tararken sözlü bir cevap verecek kadar aklını adama veremiyordu.

"Peki, sen biraz dolan. Ben de gezineyim. Koray'ı bulan diğerine haber versin olur mu?"

Geniş bir gülümseme yüzüne yayılırken "Bu bir aksiyon filmiymiş gibi konuştun." dedi kadın.

"Belki gecenin sonunda Koray'ı kaçırırız, kim bilebilir?"

Nur, adamın yapmacık sinsi ifadesine gülerken kollarını boynuna doladı ve başını omzuna yasladı. "Teşekkür ederim."

Yokluğundaki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin