19

8K 589 103
                                    

Arkadaşlar geçen hafta bildirim gitmemiş galiba birçok kişiye, okumayan varsa 18. bölüme bakabilir. Keyifli okumalar. :)


Ne söylesem tarifin eksik kalıyor

Oysa; kalbi acıtan her ne varsa
Sen hepsinden birazsın işte...*


Gerginlikle kasılmış omuzlarını rahatlatmak için geri attı adam, yanaklarını ısıran soğuk havanın da rahatlamasına yardımcı olmadığı ortadaydı.

Kalabalığın arasından kendisine doğru gelen arkadaşının tanıdık simasını seçti. Ellerini ceplerine sokmuş, soğuk hava yanaklarını rahatsız etmesin diye ceketinin yakasını kaldırmıştı. Ne var ki aldığı önlem pek yardımcı olmamış, soğuktan teninin rengi solmuş, yanakları ve burnu kızarmıştı.

Soğuktan rahatsız olduğunu belli edercesine hafifçe çatılmış kaşları, gözüne normalde olduğundan daha cesaret kırıcı gözüken gülümsemeyen dudaklarıyla o kadar tanıdıktı ki Utku gülümsemek istedi.

Bu herifi kendi kardeşi olsa ancak bu kadar seviyor olabilirdi. Kendisinden yaşça büyük olmasına rağmen ve karakterleri neredeyse taban tabana zıt olmasına rağmen birbirleri için bu kadar önemli olmaları şaşırtıcıydı aslında. Utku her zaman daha umursamaz, maceraperest ve kız düşkünüydü. Asrın ise sakin ama etkileyici tabiatı, ileriye dönük bakış açısı ve insanlar üzerindeki etkisiyle onunla hiç uyuşmuyordu.

Birbirine benzemiyor olmanın her zaman bir anlam ifade etmediğini böyle öğrenmişti Utku. Asrın'ı peşinden koşturarak sürüklediği olaylarda, onun tavsiyesiyle aldığı kararlarda ve paylaşmaya başladıkları ortak zevklerde kurmuşlardı arkadaşlıklarını.

Biliyordu ki Asrın da kendisi için aynı şekilde düşünüyordu. Bu yüzden adam yanına geldiğinde henüz selam vermek için ağzını açmaya fırsat bulamadan tüm gücüyle yumruğunu yüzüne indirirken bir an bile tereddüt etmemişti.

Asrın geriye doğru savrulduktan sonra şaşkınlıkla dengesini sağlamaya çalışırken Utku da sızlayan elini havada sallayarak acısını dindirmeye çalışıyordu. Bu sahneyi zihninden geçirirken kendisinin çok daha az acı çekeceğini tahmin etmişti oysa ki.

Adam kanayan dudağından akan kırmızılığı sildikten sonra sorgulamadan kendisine doğru atılarak sert bir yumrukla karşılık verdi. Aldığı darbeyle görüntülerin iç içe geçerek bulanıklaştığına yemin edebilirdi Utku.

Asrın'ın kendisini yakasından tuttuğunu hissetti. "Kafayı mı yedin Utku?"

Adamın dudaklarından dökülen soru, daha çok ne olduğunu anlayamamaktan dolayı şaşkınlıkla karışmış bir öfkeyle doluydu.

Arkadaşının ellerini yakasından silkerken "Bu, karını gecenin bir yarısı bilmediği bir yerde bırakıp gittiğin içindi. Ve Allah aşkına ne yapmaya çalışıyorsun, beyin sarsıntısı geçiriyorum." dedi.

"Sen o sarsıntıyı geçireli çok olmuş."

Asrın da en az onun kadar sarsılmış ama öfkeli gözlerle kendisine bakıyordu. Bir hamle daha yapmayacaktı belli ki. En azından Utku yeni bir yumrukla üstüne saldırmaya çalışmadığı sürece yapmayacaktı.

Utku elini darbe almış gözüne bastırırken güzel bir başlangıç yaptıklarını düşündü. İkisi de sinirlerini atmış ve konuşmaya daha müsait hale gelmişlerdi. Üstelik Asrın o yumruğu sonuna kadar hak etmişti, geri dönüşünde bir yumruk yemeyi umursamıyordu Utku.

En azından birbirlerine delicesine sinirlenip Utku'nun dişlerinden birinin kısmi kaybı ve Asrın'ın kaşının patlamasıyla biten kavgaları gibi uzun sürmemiş ve fazla ziyanla bitmemişti. Şimdi sorsalar kavgayı niye yaptıklarını tam olarak hatırlamıyordu bile ama o zamanlar önemli bir şey olduğuna emindi.

Yokluğundaki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin