20

8.5K 572 30
                                    

Öyle üşümüşsün ki yalnızlığından
Ne yapsam seni ısıtamıyorum.*

Asrın, dikkatinin dağınık olduğunu belli edecek şekilde bakışlarını televizyona sabitleyemeyip odanın içinde dolaştırırken ve parmaklarıyla koltuğun kolunda hızlı bir ritim tutturmuşken Nur da adamın çaprazındaki koltukta bacaklarını yukarı toplamış, üstlerine kitabını yerleştirmiş ve arkasına yaslanmıştı.

İşin aslı kitabı okumaktan çok gözünü kocasının üstünden ayırmıyor, ne kadar konsantre olmaya çalışırsa çalışsın adamı izlemek ona kitabı okumaktan çok daha ilginç geliyordu.

Son cümleyi beş dakika içerisinde tam on iki defa okumuştu kadın. Sorsalar cümlenin ne olduğunu söyleyemezdi. Sadece bir yere gitmekle ve kadın karakterin bir şey yapmasıyla ilgiliydi ama Allah aşkına Asrın günler sonra ilk defa duygu belirtileri gösterirken, ellerini tahammülsüzlükle saçlarının arasına götürüp karıştırırken, Nur nasıl olur da hiç ilgilenmediği bir kitabı okumaya devam edebilirdi ki?

Tamam, kitabı alırken ilgileniyordu ama Asrın herhangi bir kitabın içinde barındırdığı bir hikayeden çok daha derin ve anlamlı bir masaldı onun için.

Adamın özrünün üstünden günler geçmişti. Asrın'ın gözlerinin önünde bir hayalete dönüştüğünü izlemek Nur'u kahrediyordu. Bakışları donuklaşmış, gülüşleri öncekilerinin kötü birer kopyası halini almıştı.

Az yemek yiyor, ondan da az uyuyordu. Genellikle çalışma odasında başını masasına dayayarak veya televizyonda izlediği bir şeyin başında uykusuna yenik düşüyordu. Eline aldığı her kitabı, birkaç dakika içerisinde bırakıyor, Asrın'a göre oldukça garip olan bir şekilde dağınıklaşıyordu.

İlgisini çeken tek şey hızla ilerleyen senaryosunun geleceğiydi ki bunun için bile olması gerekenden çok daha az hevesi vardı. Asrın ne gerekiyorsa onu yapıyor, ne isteniyorsa yerine getiriyordu ama bunu yapışında kaybolmuş bir ruhun kederini götürüyordu her yere.

"Dikkatimi dağıtıyorsun." dedi bakışlarını on üçüncü kere okumaya başladığı, yine de bir şey anlamadığı cümleden ayırmadan. Gözlüğünün burnundan kaydığını hissedebiliyordu ama düzeltmek için hiçbir şey yapmadı. Asrın'ın vereceği tepkiye her şeyden çok odaklanmıştı o an.

"Efendim?" Adam hiç beklemediği bu çıkış karşısında gözlerine de yansıyan şaşkınlığının dudaklarından dökülmesine izin vermişti. Sesi öyle yumuşak, bakışları öyle sıkıntıdan uzaktı ki Nur içine dolan adama sıkıca sarılma isteğini bastırmak için bir hayli savaşmak zorunda kaldı.

"O kadar çok hareket ediyorsun ki dikkatim dağılıyor."

Sesindeki şakacı tonu saklama gereği duymadan Eylül'ün evlenme haberinden önce nasıl atışıyorlarsa öyle atışmayı umarak adama ulaşmaya çalışıyordu. Genellikle boşa olan çabaları bu sefer mucivezi bir şekilde sonuç vererek adamın dişe dokunur bir cevap vermesiyle sonuçlandı.

"Keman çalmak istiyorum sanırım."

Nur, fazla hevesli görünüp onu ürkütmek istemese de kendine engel olamayarak oturduğu yerde toparlandı ve kitabını kapattı. "Çalsana o zaman."

Adam gözlerini kısıp kirpiklerinin birbirine yaklaşmasını sağlayınca Nur'un iç çekmek istemesine sebep oldu. Nasıl olacağını bilmese de bunu olabildiğince normal bir şeymiş gibi söylemeye çalıştı Asrın. "Yayını kırmıştım."

"Ah, evet."

Nur, tabii ki Asrın'ın yayı kırdığını biliyordu, hatta bunun için bir çözüm bile getirmişti geçen günlerden birinde ama nasıl vermesi gerektiğini bilmediği için dolaba kaldırmıştı.

Yokluğundaki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin