Onu, her şeyi terk ederek, her şeyi göze alarak, yaktığım gemilerde ben de yanarak, yıktıklarımın enkazı altında ben de kalarak sevdim. Hiçbir şeye akıl yetiremeyen çocukların berrak sevinciyle sevdim. Onu, ömrümün bundan sonrasına dair kuşgözü kadar bir ayrıntıyı dahi merak etmeyecek kadar mutlu olarak sevdim. Onu, gördüğüm o ile göremediğim o arasındaki uçurumları hesaba katmayarak sevdim.*
Kapıyı sessizce aralayıp hafif adımlarla içeri girerken adamın arkası dönük olduğu halde onu fark ettiğini, omzuna yasladığı kemanında ısınmak için birkaç alıştırma yaparken gözlerini kapattığını bildiği gibi biliyordu.
Koltuklardan birine yerleşip dizlerini toplarken tüm vücudunun gerildiğini hissederek alt dudağını ısırdı. Dudaklarının arasından dökülen titrek bir nefes gibi tereddüt dolu bir anın yaşamından koptuğunu hissetti genç kadın, Asrın'ın çalmaya başlayacağını anladığı o saniyede. Kemanın sesi hücrelerinin arasından sızıyor, maddeden muhafaza edilen ruhuna işliyordu. Genellikle şehrin ve insanların gürültüsüne alıştırılmış olan işitme duyusu, duyumsadığı hazzın güzelliğiyle neredeyse hüzünle yüreğinin sızlamasına sebep oluyordu.
Adamın parmakları arasında can bulan notalar, Asrın'ın çalıyor oluşundan mı bilmiyordu Nur, kalbinden sızan kanmışçasına bütün vücuduna yayılıyor, gözlerinde anlam veremediği bir ıslaklığın oluşmasına sebep oluyordu. İçinde büyüttüğü her duygu aniden hacim kazanıyor, göğsüne yaptığı ağırlıkla Nur'u kedere boğuyordu. Özlemi çöle dönüyor, aşkı hudutsuzlaşıyor, şefkatle kıvranıyordu; birkaç notanın ona yapabildiklerine şaşılacak şeydi. Bütün yollar nasıl olur da Asrın'a çıkardı? Ciğerlerine doldurduğu her nefes nasıl Asrın için olabilirdi? Başka bir insana, nasıl böyle kopmaz bir şekilde bağlanılabilirdi ki evin boş odalarında çınlayan keman sesi bile tüm zerreleriyle onu istediğini haykırabilsin?
Sadece müzik değil, zevk aldığı her şey onu Asrın'a götürüyordu. Yavru bir kediyi severken hissettiği mutluluğu, güzel bir manzara karşısındaki şaşkınlığını adamla paylaşma ihtiyacı duyuyordu. Onun duru bakışlarına, kendisine katılmasına ve hissettiklerini görmesine karşı konulamaz bir ihtiyaç içindeydi.
Notalar teker teker susarken Nur kapattığını fark etmediği gözlerini açtı. Yüzündeki ıslaklığı hızlıca sildikten sonra küçük, çekingen bir alkışla kocasını ödüllendirdi. Asrın yüzünü ona dönerken dudaklarındaki küçük, yaramaz gülümsemeye takıldı bakışları.
"Burun çekişlerinle çok güzel eşlik ettin."
Nur gülerken yüzündeki ıslaklığın geçmediğini hissederek elleriyle yüzünü sıvazladı. "Özür dilerim."
"Yok, yok." dedi adım birkaç adım yaklaşırken kemanın yayını kadına doğrultmuştu. "Ciddiyim. Daha önce hiç bu kadar uyumlu burun çeken birini duymamıştım."
Adamın dalga geçişine karşılık huysuz bir ifadeyle burnunu kırıştırdı Nur. Asrın'ın ona karşı nazik, ilgili ve esprili oluşunu seviyordu.
Genellikle kendi düşüncelerini duymak istemediğinde kemanını eline aldığını bilerek birkaç saniye tereddütle düşündü Nur. Sonra bunu sormazsa uzunca bir süre kendisine işkence edeceğini bilerek karar verdi. "Asrın... İyi misin?"
Adam karısının koyulaşmış gözlerindeki tereddüt ve üzüntüyü görerek iç çekti. Kafasının içinde dönüp duran problemlerini ona yansıtıp neşesini kaçırmak istemeyerek cevabı üzerinde biraz düşündü. Kadının gözlerini üstünde hissederken konuşmadan önce kurumuş olan dudaklarını ıslattı. "Koray'a ulaşamıyorum. Senaryoyu yazamıyorum. Genel olarak, babamın da dediği gibi etrafta boş boş dolanmaktan başka bir işe yaramıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yokluğundaki Sen
RomanceO gün, o balkonda Asrın cebinden bir yüzük çıkarıp kıza evlenme teklif ettiğinde Nur bir rüya görmekte olduğuna kanaat getirmişti. Bakışlarını yüzükten çekip adamın yüzüne baktığında, kendisini her defasında yeniden şaşırtan gözlerini gördüğünde bun...