12

8.2K 582 47
                                    

          

Gitgide uzaklaşırım sanmıştım, gitgide yakınlaşıyorum. Ne zamandır görmediğim halde her geçen gün, söylediklerini, bakışlarını, ellerini yeniden hatırlıyorum. *

Tanıdık, neşeli bir kahkaha havada döne döne yol kat edip kulaklarına ulaştığında Asrın da hafifçe gülümsedi. Kalabalığın içinden Eylül'ün yalpalayarak kendisine doğru gelişini izliyordu. Okulun sık sık verilen alkollü partilerine pek düşkün olmasa da arada sırada arkadaşlarıyla katılmayı seviyordu genç adam. Bu akşam geliş sebebi ise bambaşkaydı, Eylül onu daha önceden gelmesi için ikna etmişti.

Hevesli bir şekilde "Gelmişsin!" derken dengesini koruyamayarak adama tutunmak zorunda kaldı kız. Sonra bu yaptığı çok komik bir şeymiş gibi gürültücü bir kahkaha daha savurdu havaya.

Asrın, onun bu halini onaylamasa da komik bularak gülümsedi. Eylül'ün dengesini sağlamak için kollarına tutunmasına izin vererek "Partiye çok erken başlamışsın. " dedi. Sarhoş olduğunu bildiği halde Eylül'ün neşesi Asrın'a da bulaşıyor, dudaklarında silemediği bir tebessüme dönüşüyordu. "Sana sahip çıkacak birileri yok muydu, yalnız başına kalınca çok içiyorsun."

Eylül azarlanan küçük bir çocuk gibi memnuniyetsizlikle yüzünü buruşturdu. Gürültü yüzünden adamın söylediklerini duyabilmek için iyice yaklaşması gerekmişti, Asrın kızın kahverengi saçlarından yayılan hafif, çiçeksi kokuya karışmış bayık alkol kokusunu rahatlıkla duyabiliyordu. "Nur böyle yerleri sevmiyor, Utku da kim bilir kiminle... Ama sen buradasın!"

Eylül sitemkârca başladığı cümlesini çok neşeli bir tonda bitirdikten sonra Asrın onun buradan çıkmaya ihtiyacı olduğuna karar verdi."Evet ve seni buradan götürüyorum."

Eylül bir an itiraz edecekmiş gibi olsa da adamın onu yönlendirerek dışarı çıkarmasına izin verdi. Soğuk havaya çıktıklarında kolunu hırçın bir şekilde kurtarıp kaldırıma oturdu. Ellerini saçlarının arasından geçirip bir süre sadece soğuk havanın kendisini bir nebze ayıltmasını bekledi.

Kafasını kaldırıp başında bekleyen adama mutsuz bir ifadeyle baktığında gecenin geri kalanında ne yaşarsa yaşasın Asrın'ın onu evine geri götüreceğine işaret eden sahiplenici bakışlarıyla karşılaştı. "Kusacağım galiba."

"O zaman taksi çağırmadan önce kusmanı beklesek iyi olacak."

Kaldırıma, Eylül'ün yanına otururken üzerindeki ceketi çıkartıp kızın soğuktan üşümüş olduğu belli olan omuzlarının üstüne bıraktı Asrın. Eylül cekete bir nimetmiş gibi sarındıktan sonra bakışlarını yolda boş bir noktaya sabitledi.

Sonra aniden aklına gelmiş gibi başını kaldırdı ve ciddi bir sesle sordu."Sen hiç aşık oldun mu Asrın?"

Asrın'ın şaşkın bakışları Eylül'ü buldu, ceketin içinde kalmış saçlarıyla ve üşümekten rengi atmış yüzüyle adama çok kırılgan gözüküyordu. "Efendim?"

"Sen hiç aşık oldun mu?"

Eylül'ün böyle bir soruyu sormasının sebebi sadece sarhoş olmasıydı, biliyordu Asrın. Yine de merakına yenik düşüyordu. "Niye soruyorsun ki bunu?"

Kız dudaklarını yalayarak hüzün çöken bakışlarını yere indirdi bir süre, sonra tekrar sanki adamın ruhunu görmek istiyormuş gibi ona dikti. "Çünkü... Sanki etrafında bir duvar var ve ben o duvarın arkasında bir şey hissedip hissetmediğini merak ediyorum. Sanki sana hiçbir şey ulaşamazmış gibi. Sanki etrafını çok fazla izlediğin için gözlerin böyle olmuş gibi... Böyle garip. Anlıyor musun?"

Yokluğundaki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin