Zor bir günün sonunda nihayet büyük kalabalık gitmiş ve aile baş başa kalabilmiştir.
Eve dönüş için hava alanında rötarlı İzmir uçağını beklemeye koyuldular.
Deniz in yorgun ve solgun yüzüne dokundu Stella. Oğlunu hasretle bir kere daha koklayarak öptü."Oğlum. Nihayet döndün. Hasretim bitti."
Deniz ona sarılarak konuştu.
"Annem. Güzel annem. Sil artık gözlerini bak burada yanındayım."
Alex söze katıldı."Biraz konuşabilirmiyiz?"
Deniz başıyla onayladı.
"Sorun ne Deniz? Neden yardım istedin?"
Stella endişelenmişti.
"Ne yardımı? Hasta mısın oğlum. Bir şeyin yok ya?"
"Yok anne ben iyiyim!"
Stella hala ikna olmamıştı.
"Hastasın tabi! Yüzünün rengi yok. Görür görmez anlamıştım."
Deniz annesini ikna etmek istiyordu.
"Hayır hasta değilim. Yardıma ihtiyacı olan ben değilim."
Alex merakla bekliyordu.
"Seni dinliyorum oğlum. "
"Benim için çok özel biri var. Onun hayatından endişe ediyorum."
"Kim bu özel kişi?"
"Kurtuluş hikâyemi biliyorsunuz. Benim kurtulmamı sağlayan kız. Şuan nerede? İyimi? Yaşıyor mu? Hiç bir fikrim yok. Onu bulmam için bana yardım et baba!"
"Tüm hikayeyi bana baştan anlat bakalım."
Deniz Yoon Hee ve kaçışlarını, onun hayat hikayesini ve dişiliğini saklamasını, Amerikalıları, sonra esrarengiz kayboluşu. Tüm detaylarına kadar eksiksiz anlattı.
"Peki sen nerede olduğunu düşünüyorsun."
"Nedense saldıklarına inanmıyorum! O hala orda."
Alex ne yapabileceğini düşünüyordu.
"Birlik içine sızmak zor. İçerden yardımcı olacak biri olsa bulmak daha kolay olabilirdi."
Deniz in aklına o an gazeteci geldi.
"Biri var! İngiliz bir gazeteci. Yardım edeceğini söyledi.""Güzel! Hemen irtibata geçelim. Gerisi kolay. Ama önce eve gidelim. Sana bir sürprizimiz var."
"Ne sürprizi?"
Alex oldukça neşeli görünüyordu. Stella ise buruk bir tebessümle geçiştirdi.
"Evde görürsün!"
Sabah erken saatlerde İzmir'e vardılar.
Bahçe kapısında onları emektar Raziye hanım çığlıklarla karşıladı. Deniz i görünce feryat figan koştu yaşlı kadın.
Deniz de ona kollarını açarak karşılık verdi.
Kısa süre sonra merdivenlerde sırasını bekleyen genç kadını farketti. O kızıl saçlı afet, çok uzun süredir görmediği ablası Defne den başkası değildi.
Hep güzel bulduğu ablası çocuksu tarafını kaybetmiş çekici bir kadına dönüşmüşmüştü. Her zaman uzun olan saçlarını omuz hizasında kestirip, ateş kızıla boyatmıştı.
İki kardeş hasretle kucaklaştı. Hatıralarla dolu evde uzunca bir süre dertleştiler.
Deniz istirahat için odasına çekilmek istediği sırada Defne merakla sordu."Hare yi görmeyecek misin?"
"Hare mi?"
Deniz buruk bir tebessümle karşılık verdi.
"Onu görmekten uzun zaman önce vazgeçtim."
Defne tekrar konuştu.
"Geri döndü. Burada yukarıda odasında!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMDAKİ iZ
Romansaİlk hikaye BUĞULU CAM ın devamı niteliğinde yeni bir hikâye ile karşınızdayım . Yalnız başlayan bir yaşam mucadelesi. Not: Hikayedeki kurgu kişiler, yer, olay ve zaman tamamen hayal ürünüdür. Keyifli okumalar! İlk yayın tarihi: 01-11-2016