↑ TANITIM ↓

77.3K 1.2K 440
                                    

▪︎ KARANLIK OKYANUS ▪︎
2. Kitap Tanıtımı. 

Her olana kör, her sese sağır, tüm illegal görüntülere dilsiz kesilen; karanlığın tüm şehre pençelerini geçirdiği ıssız bir gece...

Kudretini gözler önüne sermek isteyen gökyüzü bir kez daha tüyler ürpertecek bir gürültüyle gürlediğinde, çakan şimşekler arkasından fırtına gibi boşalan yağmur tanelerini de arkasından bir bir asfalta serpilmişti.

Yeryüzüne çöken sis, bu sefer geceyi en puslu vaktinden vurduğunda; "Hayır!" diye çığlık attı Hazel. "Hayır, hayır, hayır!"

Çaresiz çığlıkları dört duvardan başka bir şey olmayan deponun içinde dalga dalga yayıldı, onu tek bir kişiden başka kimsenin duyamayacağını bilmesine rağmen çırpınmaktan, bağırmaktan, olduğu yerde sinir krizleri geçirmekten kendisini alı koyamadı.

"Ölmüştün sen!" dedi boğazı parçalanırcasına bir kez daha haykırdığında. "Ölmüştün sen, ölmüştün, yoktun artık!"

"Ettiğim onca yeminlere rağmen mi Hazel?" Başını boynuna doğru eğip alayla gülümsedi. "Sahiden düşündün mü seni bırakıp, daha doğrusu intikamımı geride bırakıp gidebileceğimi?"

Hazel bayılmak üzereydi; patlayan kaşından sızan kan boynunda ufak birikintiler oluştururken ciğerine yetmeyecek kadar az oksijen alıp verebiliyordu.

"Merak etme öldürmeyeceğim seni, yaşayacağın acı saniyelik bir can korkusundan daha ağır olacak senin için." Uzun ama oldukça kalın olan parmaklarını uzatıp kızın yarılan kaşıyla patlayan dudağından akan kanla boyanan çenesini sıkıştırdı avuçlarının içerisine, canını yakmak istercesine. "Sunduğum hizmetten memnun kalacaksın."

Bir adım geriye kaçarak Hazel'den uzaklaştı, yüzündeki alaylı gülümseme yerini eli kanlı bir caniye bıraktı. Hazel'in karşısındaki adam seri olmasa da gittiği here yere vahşeti de götüren bir katil vardı.

Elini arka cebine attı ve çıkardığı bir deste fotoğrafı havaya doğru fırlattı.

Hazel'in gözleri sonuna kadar açılırken bir an nefes alamadığını sandı. Başından aşağı serpilip ayaklarının altına dökülen karelere baktı. Göğsü sıkıştı, bakışları dondu ve en acısı da dolan gözlerini karşısında bu anı bekleyen adamdan saklayamadı.

"Ne dersin Hazel?" Ayakkabılarından gelen ses beton zeminde yankı yaparken adımları Hazel'in hemen arkasında son bulmuştu. Uzandı ve kızın omzuna dokundu. "Bu görüntülerden sonra en fazla kaç saniye hayatta kalırsın?" Parmakları oldukça sert bir şekilde kızın omzunu sıktı. "Kamer Güney Soykıran, en fazla kaç saniye daha izin verir nefes almana söylesene?"

Hazel, yutkunamayacağını anladığında arkasından bağlı olan ellerini boğazına çıkarmak, nefes almaya çalışmak istedi ama başaramadı. Şimdilik yapabildiği tek şey dolan gözlerindeki yaşlara hâkim olmaktı. Çünkü söylediklerinde haklıydı, Kamer tüm bu görüntüleri gördüğünde her şey eskisinden çok daha büyük bir yıkıma uğrayacak, felaketler bir kez daha yakasına yapışacaktı.

Adamın parmakları omzu boyunca kayarak boynuna tırmandı. Ellerinin arasında hissettiği o yumuşacık tene çok fazla aşinaydı. "Hala bu kadar güzel kokuyorken seni ona nasıl yem ederim inan bilmiyorum." derken kızın parmaklarını doladığı boynunu kendisine doğru çekerek burnunu teninin üzerine bastırdı. "Nasıl böyle güzel kokabiliyorsun aklım almıyor."

Hazel dudaklarını araladı. Son birkaç saniyedir alamadığı tüm nefesi aralık dudaklarından içine çekti usulca. "Kamer'in bir gün yaptığım şeyi öğreneceğini de, sonrasında neler olacağını da az çok zaten biliyordum," diye konuştu. Zehir gibi parlayan yeşil gözleri tam olarak karşısındaki adamın üzerindeydi. Adamın kendisine hiçbir yönden ilgisi falan yoktu, sadece ağzından dökülen kelimelerin kızı çıldırttığını bildiğinden böyle konuşuyordu.

"O zaman yoktu ama şimdi olurda elime bir fırsat geçerse emin ol bende seni öldürmeyeceğim bu sefer," dedi bir solukta Hazel. "Buda benim sana yeminim olsun. Kalbin durmadan hemen önce bedeninde kırılmadık tek bir kemik dahi bırakmayacağım. Önce kıracak, sonra bir daha kırmak için en iyi şekilde tedavi edeceğim seni."

"Sıra bana gelmeden önce o çok sevgili Kamer'in bu fotoğrafları görüp bir saniye daha nefes almana izin verirse tabi, neden olmasın."

Az önce usulca okşadığı kızın boynuna parmaklarını, bu kez bir pençe gibi tenine geçirdikten hemen sonra önüne geçip yüzlerini aynı hizaya getirdi. Gözlerinde kin, gözlerinde nefret, tüm kanını ele geçiren bir dehşet vardı şimdi.

"Daha öncekiler fragmandı güzelim." diye fısıldadı usulca Hazel'in dudaklarına doğru gözü dönmüş bir psikopat edasıyla. "Asıl Gediz Alaca şimdi vizyona giriyor..." 

İnstagram: 'asimavera'

İlk kitabı okumadan buna başlamayınız.


TANITIM FİLMİ.



KARANLIK OKYANUS IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin