▪︎16▪︎ ↑ATEŞPARE↓

28.4K 1.6K 2.4K
                                    


Selam! Öncelikle gelecek 17. Bölüm'ün SEZON FİNALİ olduğunun ve bir yıl gibi bir atlama yaşanacağının haberini vermek isterim.

Ne kadar süre bilmiyorum ama Sezon Finalinden sonra ufak bir ara vereceğiz. Ben o sırada TAŞERON adlı kurguma biraz yükleneceğim ve 17. de verilecek olan sezon finalinden sonraki bölümler için kurguyu sağlamlaştıracak sahneler ile uğraşacağım.

Bu sırada Instagram - Twitter: 'asimavera' alıntılar bırakacağım. Oraya da gelin lütfen:))

Verilen bu arada HazGün'ü unutmazsınız inşallah ve Taşeron'a da gelirsiniz diye umuyorum:))


+2000 YORUM +1200 Oy' a upuzun bir bölümle sizinleyim... O zaman satır arası yorumlarda buluşalım:))


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


16. BÖÜM: "ATEŞPARE"

Hayat bana yirmi iki yıllık hayatımın hiçbir karesinde cömert davranmamıştı, aldıkça almış; ruhuma varana dek benden geriye bir şey bırakmamıştı. Hayatım boyunca hep eksik yaşamıştım, yaralıydım ama kendime bu yarayı tek bir kişiye dahi göstermeyecek şekilde yaşamaya alıştırmıştım.

Buna mecbur bırakılmıştım çünkü; her düştüğümde elini uzatan olmadığı gibi birde tekme savuranlardan korunmak için yapmam gereken bu olmuştu her zaman.

Ama şimdi öyle değildi. Bir adam gelmiş, tüm doğrularımı altüst etmişti. Yanlışlarım doğrularıma karışmış, kalbimde fikrimde tamamen ona göre yeniden şekillenmişti. Mesela eskisi kadar gizleme gereği duymuyordum acımı, ya da hissettiğim çekincelerimi onun gözlerinin içine bakarak çok rahat bir şeklide dile alabiliyordum artık çünkü Kamer bana bunu öğretmişti; her şeyin üstesinden tek başıma gelmemem gerektiğini. Özgürlüğüme göz koymadan gerektiği zaman kırılan yerden kanatlarım olabileceğini göstermişti bana, acıdığım yerden sarıp sarmayabileceğini. Ben tüm bunları yine tek başıma yapabilirdim elbet ama Kamer sevgiden daha kuvvetli bir şifanın olmadığını savunup duruyordu, ister istemez ona kapılırken buluyordum bende kendimi.

"Az kaldı," dediğini duydum, ben doğruca başımı yasladığım pencereden dışarıyı izlerken. "Gelmek üzereyiz." Doğrudan yolu izleyen yüzüne belli belirsiz bakarken sessizliğimi korudum, daha doğrusu saatler önce arabanın önünde yaşadığımız o konuşmadan beridir neredeyse tek kelime edemeyecek kadar farklı hissediyordum. Şaşkınlığım o kadar kuvvetliydi ki yol boyunca ağzımı açıp nereye gittiğimizi bile sormamıştım ama dakikalar önce önümüze çıkan tabeladan Muğla'ya geldiğimizi şans eseri öğrenmiş bulunmuştum.

KARANLIK OKYANUS IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin