▪︎14▪︎ ↑TUTKU VE ZEHİR↓

30K 1.5K 2.2K
                                    

Yeni bölüm için +2000 yorum sınırı geçildiğinde buradayım, hem de oldukça uzun bir bölümle...


Naşide Göktürk - Hani Benim Gençliğim

Çağan Şengül - Ruh İzi


14

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


14. BÖLÜM: "TUTKU VE ZEHİR."

En mutsuz anında çiçekler açtıran hayat, en mutlu gününde depremler var edebiliyormuş; tam her şey yerli yerine yeni oturmuşken aniden vuran bir afet hayatını yerle bir edebiliyormuş. Benim hayatımı yokluklarını aramadığım, sevgilerine dahi medet ummadığım anne babam devirmiş, beni yerle bir etmek için var etmiş gibilerdi.

Sahi beni yeterince mahvetmemişler miydi?

"Sen buraya nasıl böyle rahat gelebiliyorsun?" diye sordu Kamer gözbebeklerini saran nefretle önüme geçtiğinde. "Bu nasıl bir cesaret böyle?"

Gazel ve Alaz Kamer'in yanında elleri bellerinde, ters bir hareket olması halinde her an tetikte duruyorlardı. Tuğra Rascoln'un arkasında, İrem'le Feza'da benim tarafımdaydı. Herkes diken üstündeydi. Evet, olduğumuz yerde olağanüstü bir koruma olduğunu biliyorduk ama bu adam tam buradaysa ve olması gerekenden çok daha rahatsa bunun altında bir şey yatıyor olmalıydı, bunun buradaki herkes farkındaydı.

Raskoln ellerini arkasında birleştirirken dudaklarının kenarıyla gülümsedi, bu hareketi kırışmış cildini daha fazla ortaya çıkarırken belki de gösterdiğinden çok daha yaşlı olabilirdi.

"Ne sanıyorsun? Fırat'ı öldürdün, Behzat'ı aldın diye bizi tamamen bitirdiğini falan mı?" Yüzündeki alaylı ifadenin aksine fazlasıyla iddialı cümlelerine karışan rus aksanı içimde gezinen kanın damarlarımı parçalayacak raddede ısındığını fark ettim. "Fırat biterse Behzat gelir, Behzat biterse Rascoln ve Rascoln biterse ittifakları..." Adi bir sırıtışla başını omzuna yatırdı. "Siz Türkler'i hiç anlamıyorum, iki kuruş için içinde bulundukları vatanı satıyorlar. Sizde bu kanı bozuk adamlar olduğu müddetçe bizim oyunlarımız, sizin de bu koşuşturmacanız hiç bitmez."

Kamer'in hangi ara uzandığını görmediğimiz eli Gazel'in belindeki silahı aldı, sadece saniyeler içeresinde tetiği çekip emniyeti kapattı ve silahı düşünmeden Rascoln'un şakağına dayadı. "Madem öyle bana kanı bozuk bu Rus adamını öldürmemem için bir neden söyle?" diye bariton bir sesle konuştuğunda kaşları çatılmış, gömleğinin açıkta bıraktığı ensesindeki mavi yeşil damarlar öfkeden kabararak ortaya çıkmıştı. "Bana tam şu an beynini dağıtmamam için tek bir neden söyle şerefsiz?"

Rascoln'un yüzünde mimik oynamadı, sanki namlu onun değil benim şakağıma dayalıydı. "İstanbul'un belirli noktalarına yüzlerce kiloluk bombalar yerleştirdim." diye tek seferde konuştuğunda gözlerim istemsizce ondan ayrıldı, resmen dejavu yaşıyordum ama bu sefer Gazel benim tam karşımdaydı. Fakat bu kez gözlerinde nefret ya da kin yoktu, bomboş gözlerle kilitlenmiş gibi Rascoln'a bakıyordu. "Buradan tek parça halinde çıkmadığım takdirde o bombalar tek tek patlayacak, binlerce insan sadece bir saat içinde parçalanıp yok olacak."

KARANLIK OKYANUS IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin