Satır arası yorumları 999 yapar mıyız? Yaparız yaparız, size güveniyorum. O güzel yorumlarınız yeni bölüm için benim ilhamlarım <33
Keyifli okumalar...Çağan Şengül - Çok Yazık
Dedublüman - Belki
22. BÖLÜM: "YÜZLEŞME"
Biri gelir tüm yanlışlarına doğru, tüm sorunlarına çözüm, tüm dertlerine deva ve tüm çıkmazlarına çift şeritli bir yol olurdu önünde. Bir anda hayatını tamamıyla değişmiş bir halde bulurdun; aklın, kalbin, fikrin... Her şey tek bir kişide sunulmuş, tüm dünyan yalnızca bir insan olmuş, geleceğin onun ellerinde can bulmuş.
Ben o gece ne geleceğimi ne de hayallerimi ne de sevdamı; o gece benim kendimi kaybettiğim, tüm yaşama hevesimi can verir gibi çıkarıp ortaya serdiğim, tüm hayatımı bir adamın iki dudağının arasından çıkan kelimelere kurban ettiğim, her şeyimi bir kibrit çöpüne tutuşturup kendi isteğimle pes ederek kaybettiğim geceydi.
Bu kez kaybetmeyi ben istemiştim.
Çünkü bazı konularda çabalamak pek de gerekmiyordu, çünkü zaten sonucu biliyordunuz.
"Hazel, iyi misin?" Şah'ın sesleri kulağıma artık kesik kesik gelmeye başlamış, vücudumun tüm gücü tükenmeye yakın bir hal almıştı.
"Hastaneye gidemeyiz." diyebildim zorlukla, ağzımın içi o kadar kurumuştu ki konuşmakta dahi güçlük çekecek durumaydım. "Öğrenir, daha ben içeriye adımı atmamışken haber gider ona biliyorum. Anladı çünkü. Gördü rahatsızlandığımı, bırakmaz arkasını."
"Hazel..."
Gözümden arka arkaya dökülen yaşlar başımı yasladığım için göz diplerimden aşağı doğru süzülürken, "Lütfen," dedim tekrar tekrar. "Yardım et bana, ölsün istemiyorum tamam mı?" Çenem titriyor, ağlamaktan şişen gözlerim açılmakta zorlanıyor, hissettiğim ağrı kalbimde inanılmaz korkuları bir filiz gibi yeşerterek acımı ikiye katlıyordu. "Onu da kaybetmek istemiyorum... Bir o kaldı bana, Güney'den geriye bir o kaldı. Ölsün istemiyorum."
Şah'ın eli bir an sonra dizime dokundu, hızını arttırmıştı ve diğer yandan benimle ilgilenmeye çalışıyordu. "Söz veriyorum," dedi içimi rahatlatmak istercesine. "Elimden geleni yapacağım Hazel, senin ve bebeğin için." Bu Kamer'den önce veya sonra bana kendi isteğimle dokunan ilk erkeğin eliydi, itemedim. "Kamer'in bundan haberi olmayacak."
"Ölmesin Şah..." Öyle içli ağlıyordum ki, bu tavrım taş duvar bir adamın yüzündeki o sertliği dahi kırmaya yetecek acizlikteydi. "O kadar şey yaşandı ki ben ilgilenemedim onunla, hatta alışamadım bile varlığına. İnanamadım ben içimde olduğuna." Elim hıçkırıklarımı dindirmek ister gibi dudaklarımın üzerini örttü. "Küstü mü ki bana? İstemedim mi sandı yoksa?" Omuzlarım sarsılıyor, gözyaşlarım üzerimdeki kıyafeti bile sırılsıklam edecek kadar şiddetli akıyor, kalbim hissettiğim yoğun kederden yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. "Yoksa..." Sertçe yutkunduğumda bakışlarım yavaşça yanımda sesini çıkarmadan, dikkatle beni dinleyen adama döndü. "Yoksa o da mı beni istemedi Şah? O da mı terk etmek istiyor beni yani..."
Tenime akan ıslaklık arttığında bilincimin gidip geldiğini hissettim. "O da istemiyor beni..." Başım koltuğa düştü, titrediği için karnımın üzerinde tutmakta zorlandığım elim ağır hareketlerle çok hafif belirgin olan şişliğin üzerinde yavaşça hareket etti. "Özür dilerim annecim," diye mırıldandım kontrolümü tamamen kaybetmeden hemen önce. "Ben bu dünyada kendi bebeğimin dahi katili olabileceğimi hiç düşünmemiştim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK OKYANUS II
Teen FictionBir eliyle ensemi sıkıca kavrayıp bedenimi kendisine yaslarken, dudaklarını hemen dudaklarımın kenarına bastırdı. "Ellerimi açtığın an başına gelecekleri biliyorsun değil mi?" diye sordum, sıcak nefesi tenime vuruyor, gözlerinin içine kadar güldüğün...