Bölüme geçmeden önce oy vermeyi ve paragraf arası yorumlarda bulunmayı unutmayın olur mu?
Keyifli okumalar ✨Suzan Hacıgarip - Bu Aşk Zehir
19. BÖLÜM: "DAVA"
Darağacına bağlı umutların olduğu yerde yaşam hevesi denen şeyin esamesi okunmazdı; Kamer Güney Soykıran'ın varlığı hayatıma dokunduğundan beri zihnimdeki tüm kötülükleri o darağacının ucuna sonunu bile bile ben bağlamıştım.
Anı yaşıyor dahi olsam onunla olmayı; mutlu veya mutsuz hiç fark etmeksizin ellerine sıkı sıkıya tutunarak yürümeyi seçmiştim önü mayınlarla döşeli o yolu.
Gözlerimin içine baktığı sıra, "Sen benim..." diye fısıldadı dudaklarını huylandığımı bildiğinden kasıtlı bir şekilde kulağıma doğru yaklaştırıp sıcak nefesini tenime üfleyerek. "Savaşarak kaybettiğim en değerli mağlubiyetimsin adı güzelim..."
Kafamın içindeki tüm olumsuzluklar onun bir lafıyla domino taşları gibi devrilirken parmak uçlarım usulca sakallarına dokundu. Ona bakarken yüzümde tek mimik dahi oynamasa da gözlerimin içinin küçük bir çocuk gibi sevinç dolu kahkahalarla güldüğünü biliyordum. Kaç yıl kaç ay kaç gün, ne kadar zaman geçerse geçsin sevdiğim adamın sakalları her daim beni dizlerimin üzerine çöktüren en büyük zaafım olarak kalmaya devam edecekti.
"Nesin sen?" diye fısıldadım tıpkı onun gibi sessizce dudaklarım dudaklarına sürterken. "Kalbime kastı olan bir düşman mı?"
Kamer uzanıyor olduğumuz yatağımızda biraz daha bana yaklaştığında eli usulca belime dokundu, avuç içleriyle beni sıkıca kendine çektiğinde artık aramızda hiç mesafe yoktu.
"Neyim ben biliyor musun?" Bin bir düşünceyi tıpkı bir tohum gibi içime eken gözleri usulca süzüldüğünde onun güzelliğine bakarken nefesimi tuttuğumun farkında bile değildim. "Ayak basılmamış tüm topraklarını karış karış ele geçirip, o topraklarda seninle bir hayat sürmek isteyen gerçek bir dost iz bırakan."
Dudaklarımı yavaşça yalarken, "Daha önce de ağzının fazla iyi laf yaptığını söylemiştim, hatırlıyor musun Soykıran?" diyerek sırıttım. "Ama bu kız artık icraat istiyor diye de eklemiştim... Unutmuş olamazsın sanırım?"
Daha lafımı tamamlamamışken Kamer avucunun içini bastırdığı belimden beni sırt üstü uzanacağım şekilde iterek ani bir hareketle üzerime çıktı. Diğer eli sanki canıma kastı olan bir düşman gibi saçlarıma dolanıp beni yastığın üzerinden ayırarak kendine doğru çekerken, ellerim teniyle bütünleşmek ister gibi boyundan sırtına doğru bir yılan edasıyla kıvrılıp durdu.
"En güzeli de ney biliyor musun," Yüzüne hafif kısık, aşağıdan, ona cayır cayır yanan gözlerle baktım. "Aramızdaki milyon tane engele rağmen seninle böyle, nefes nefese olabilmek." Dudaklarımı onun pamuk gibi yumuşak olan dudaklarına sürterken, "Hep böyle..." diye ekledim. "Kalp kalbe, olur mu gözleri güzelim?"
"Hep," diyerek tekrar etti beni gözlerimin içine yutkunarak bakarken. "Seninle..."
Dudakları dudaklarıma bir şiir gibi dokunduğunda, daha beni öpmediği halde binlerce his tıpkı bir yıldırım gibi kalbime düştü. Tutku ucu sivri bir yılan gibi aklıma sızdı ve her yanım onun varlığıyla elektrik akımına kapılmış gibi çarpıldı, kolları arasında istemsizce titrediğimi hissetmiştim; Kamer bunun gayet farkındaydı. Ağzındaki yaramaz tebessüm üzerimdeki etkisinin farkındalığıyla genişleyerek hareket halini aldı. Dudaklarını usulca benimkilere sürterken elleri tenimin üzerinde, tüm vücudumu parmak uçlarından aktardığı akımla çarpmak istediğini görebiliyor, bakışlarıma yerleştirdiğim tutkuyla ona bakarken yapmak istediği her şeyi kabullendiğimi fısıldayan gözlerle gözlerinin içine bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK OKYANUS II
Novela JuvenilBir eliyle ensemi sıkıca kavrayıp bedenimi kendisine yaslarken, dudaklarını hemen dudaklarımın kenarına bastırdı. "Ellerimi açtığın an başına gelecekleri biliyorsun değil mi?" diye sordum, sıcak nefesi tenime vuruyor, gözlerinin içine kadar güldüğün...