Size bir haberim var ey ahali!
Kısa bir süre önce aklıma bir kurgu düştü, ne kadar kurgu dersem diyeyim bilmenizi isterim ki benim hikâyelerimde hep biraz gerçek hayattan esinlenme de olur. Sonra oturdum düşündüm, Karanlık Okyanus'tan bir karakter seçtim.Evet, belki hemen değil ama kısa bir süre sonra bu hikâyeden bir karakteri yazdığım yeni kurgumu yayımlamayı düşünüyorum.
Ayrıca seçtiğim kişiye çokça şaşıracağınızı da:))
Peki sizce bu yeni karakter kim olabilir?
Yorumlarınızı bekliyorum. ♡
6. BÖLÜM: "BİRAZ AŞK, BİRAZ KAN, ÇOKÇA ATEŞ."
Yarınlarımızı hayallerle değil, dualarla anmalıydık belki de.Planlarla değil de gayret ederken dile gelmeliydi dileklerimiz.
Aksi halde aldığım haberin hemen arkasından bu denli ağır bir pusuya düşürülmek akıl karı değildi, karşımızdaki adamlar benim değil Kamer için gelmişti.
Kamer asla konuşmuyor lakin gözleriyle her şeyi anlatmayı bir şekilde başarıyordu, ya da ben onun tek bir bakışıyla aklından geçenleri okuyabilecek kadar tanıyordum onu. Ne olursa olsun konuşmamamı istiyordu, bu meselede başrol ben değil kendisiydi ve benim işin içine karışmamı istemiyordu.
"Yürü." İçlerinden biri beni sertçe arabaya doğru iterken dişlerimi birbirine kenetledim. Sanırım Kamer'in susmamı istediği mevzulardan biride bu olmalıydı çünkü ben asla böyle şeylere sessiz kalamazdım. Evet, sanırım biraz agresif bir kızdım. "Yürüsene kızım, kafana sıkmamı falan mı bekliyorsun durduğun yerde!"
Kamer olduğu yerde hareketlenirken bir ok gibi sivri bakışlarını üzerime dikti. O an birbirine kenetlediğim dişlerimi çözüp adamın dediğini yapmam gerektiğinin farkına vardım. Başım sinirle benden bağımsızca sallanırken sessizce yürümeye başladım.
Siyah, tıpkı makam aracına benzeyen geniş bir arabaydı bizi bindirdikleri, Kamer'de hemen yanımda duruyordu. Bizi bu denli yakın tutmalarının nedeni Kamer'in olası bir hareketini kısıtlamak adınaydı, aksi halde ellerindeki silah ne olursa olsun Kamer'in onlara öylece boyun eğerek gideceğini düşünmüyordum.
Deri koltukların üzerine yerleştiğimizde hemen karşımızda iki adam elindeki silahları üzerimize doğrultmuş halde duruyordu. Kamer'in nefesi saçlarımın arasına karıştı, başını eğip boynuma doğru yasladı.
"Konuşmayacaksın Hazel," diye bu kez sesli bir ikazda bulundu. "Ne olursa olsun ağzını ben komut vermedikçe açmayacaksın güzelim."
"Kesin sesinizi!" Hemen karşıdaki adam cümlelerini devam ettirmesine müsaade etmese de Kamer pek umursuyor gibi görünmüyordu. "Ben oradan çıkamasam bile senin nefes almaya devam edebilmen için sessiz kalman gerek, anlıyor musun beni?"
Damarımda akan kan aniden buz kesti, gözlerim benden bağımsız şekilde omzuma doğru düştüğünde yüzü hemen önümdeydi; nefesi tenimde, bakışları gözlerimde. "Yalvarıyorum sana sadece bir kez, tek bir kez sözümü dinle..."
"Sana sesini kesin dedim!"
Adamın yeniden bağırdığında üzerime doğru eğilmişti, Kamer başını ağırca omzumdan kaldırıp ters bir bakış attı. Sesini çıkarmaması korkusundan değil, benim varlığımdandı. Bir süre boyunca sessizce ilerledi araba. Gözlerimizi dahi kapatmadan getirip indirdiler bizi arabadan, bu bizden sonra bir daha burayı kullanmayacağı gerçeğini gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK OKYANUS II
Roman pour AdolescentsBir eliyle ensemi sıkıca kavrayıp bedenimi kendisine yaslarken, dudaklarını hemen dudaklarımın kenarına bastırdı. "Ellerimi açtığın an başına gelecekleri biliyorsun değil mi?" diye sordum, sıcak nefesi tenime vuruyor, gözlerinin içine kadar güldüğün...