Selammm, söz verdiğim gibi artık arayı çok uzatmadan geliyorum ama bu sefer de siz o güzel yorumlarınızı benden esirgiyorsunuz:'( Rica etsem bu bölüm satır aralarında bi 500 yorumu görür müyüz acaba? Keyifli okumalar <33Ados \ Çağan Şengül - Güneş
Çağan Şengül - Çok Yazık23. BÖLÜM: "KATİL KELİMELER"
Bazen bazı anlar insanın dili tutulur, elinden hiçbir şey gelmezdi. Tam o anların birinde sıkışıp kaldığımı hissettiğimde içim ağlama isteğiyle dolup taştı, Alaz dünya tersine dönse Kamer'den bir şey saklamazdı.
"Bunu nasıl yaparsın?" diye sordu öfkeyle. "Sen Kamer'den kendi çocuğunu nasıl saklarsın?"
İrem'le göz göze geldiğimizde başını özür dilerim dercesine salladı, isteyerek yapmamıştı. Biliyordum, biliyordum ama içimdeki kızgınlığa da engel olamıyordum çünkü yapmamalıydı. Ulu orta bu mevzuyu konuşmamalıydı.
"Konuşsana Hazel, bunu hangi cüretle yaptığını anlatsana!" Sertçe kaldırdığı elini kapının pervazına vurdu. "O adamın bundan haberi olmak zorunda tamam mı? O adam kendi çocuğunun varlığından haberdar olmak zorunda, bunu ondan saklayamazsın!"
"Alaz sakin olur musun?" dedim sakin kalmaya çalışarak. "İnsan gibi oturup konuşalım yoksa iyi şeyler olmayacak."
"Bunun bir açıklaması olduğunu mu sanıyorsun?"
"Evet, öyle sanıyorum!" diye patladım birden. "Kendi hayatımla ilgili kararlar verirken bunu sana mı sormamı bekliyordun?"
"Bu sadece senin hayatın değil Hazel."
"Ama bu can benim içimde, bu bebek benim canımın içinde tamam mı? Ne yapacağıma ben karar veririm. Öyle uzaktan izleyerek hüküm veren insanlar değil tamamı Alaz değil!"
"Sakin olun, yalvarırım sakin olun." diye araya girdi İrem. "Hadi geçip oturalım, güzelce konuşalım. Lüften, lütfen." Alaz'a doğru döndü. "Bu kız bu haliyle zaten yoğun stres altında Alaz, pişman olacağın şeyler yapma. Üzerine gitme, oturup konuşalım işte."
Alaz sesli bir soluk vererek arkasını dönüp içeriye doğru yürümeye başladı. Ellerimi tezgâha yaslayarak bende aynısını yaptığımda İrem'in eli omzumda duruyordu. "Özür dilerim Hazel," dedi mahcubiyetle. "Ben seni böyle çökmüş görünce dayanamadım, hâkim olamadım dilime özür dilerim..."
Rastgele başımı salladığımda hissettiğim korkudan midem kasılıyordu, Alaz'ın ağzını tutmak hiç kolay olmayacaktı. Hazırlamaya çalıştığım kahvenin devamını İrem getirdiğinde birlikte içeriye geçmiştik. Alaz düşünceli bir şekilde başını koltuğa yasladığı eline dayamış, sorgulayan gözlerle doğrudan yüzüme bakıyordu.
"Bende onun bilmesi gerektiğinin farkındayım." dedim sessizce yutkunurken. "Bende içimdeki candan babasının haberdar olması gerektiğini çok iyi biliyorum Alaz." Ellerim sanki geçmesi imkânsız bir pisliğin içine düşmüş de, parmaklarım arasına aldığım sabunla geçirmem gerekiyormuş gibi sertçe birbirine sürmeye başladım. Tırnaklarım etime batıyordu ama hiçbir acı göğsümde yanıp duran şeyden daha fazlası olamıyordu.
"Bu onun hep hayalini kurup durduğu şeydi Alaz. Daha ortada yokken bile, onun elini karnıma koyup binlerce güzel söz ettiği hayali bir yavruya sahipti o, sürekli karnımı severdi."
İrem'in gözlerinin dolduğunu gördüm. O sırada Alaz'ın gözlerindeki öfkede silinmiş, yerini büyük bir merhamete bırakmıştı.
"Biz kolay şeyler yaşamadık onunla; biz iki gün sonra üstü örtülüp yolumuza yeniden beraber devam edeceğimiz şeyler yaşamadık. Sen de biliyorsun?" Sesim o kadar kırıktı ki, bir türlü içimdeki burukluğun sesime yansımasının önüne geçemiyordum. "O bana herkesin ortasında bas bas bağırırken ordaydın, tutup evden attığında oradaydın. Hatta biliyor musun kimse değil, en çok sen şahitsin olanlara. Yağdırdığı hakaretleri en çok duyanda sensin, saydığı lafları da; benim tüm geçmişimi kabullendikten sonra üzerime kurulan bir tuzağa körü körüne inanıp beni kapı önüne koyuşuna da yine en çok sen şahitsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK OKYANUS II
Novela JuvenilBir eliyle ensemi sıkıca kavrayıp bedenimi kendisine yaslarken, dudaklarını hemen dudaklarımın kenarına bastırdı. "Ellerimi açtığın an başına gelecekleri biliyorsun değil mi?" diye sordum, sıcak nefesi tenime vuruyor, gözlerinin içine kadar güldüğün...