Selam:)) Yorumlarda buluşalım olur mu? Keyifli okumalar<33Dedublüman - Belki
21. BÖLÜM: "SANCI"
Bazen öyle bir an gelirdi ki suskunluk, çoğu ağır kelimeden çok daha fazla ağır yaralayabilirdi insanı. Aradan geçen haftalardan sonra Kamer'in karşımdaki suskunluğu da sakinliği de beni aksi gibi çileden çıkacak raddeye getirmeye yetiyordu, beni iyi tanıyordu. Konuşsa, bir nebzede olsa içini dökse belki bu denli gözüm dönmez, bir karar alırken daha makul olabilirdim ama Kamer benim tüm kuralları çiğnemem, esip gürlemem için elinden geleni yapıyordu.
"Deliriyorsun değil mi?" diye mırıldandı şoför koltuğunda oturan adam doğruca önünde akıp giden yola bakarken. "Sana tıpkı bir yabancı gibi baktıkça, ne olursa olsun sıradan biriymişsin gibi verdiği tepkilerle kafayı yedirtiyor sana?"
Çene kaslarımdaki ağrı dakikalardır kırarcasına sıktığım dişlerimin baskısıyla daha fazla artarken ellerimi kaldırıp torpidoya bastırdım.
"Sırf içinde bir yerleri harekete geçirmek için geldin bindin arabama, sırf küçük de olsa bir tepki versin diye ama olmadı değil mi? Kamer Güney Soykıran yine bildiğimiz gibi..."
Şah'ın kurduğu her cümle bir balyoz darbesi gibi kalbimin üzerine iniyor, bir fırtına gibi kopan içime yağmurlar yağdırıyordu ama dışımda yaprak bile kıpırdamadığı için o muhtemelen bunu bilmiyordu.
"Yine de tebrik ederim seni, karşındaki kişiyle geçirdiğin onca yıldan sonra uğradığın haksızlığa rağmen epey rahat bir tavır içerisindesin."
Rahat bir tavır içerisindeyim...
Suskunluğum, sessizliğim, tepkisizliğim de tüm celalimi içime akıttığım içindi; çünkü biliyordum hislerim dışa vurduğu an bu şehir de taş üstünde taş bırakmayacaktım. Bu işte olan herkesin evi başına yıkılacak, ölmeyecek ama sürüneceklerdi. Henüz bundan habersizlerdi, onların gözünde de bir zamanlar istihbaratın gözünde olduğu gibi işlevsiz, arkası olmayan sıradan bir kadından ibaret olduğumun bilincindeydim.
"Ben az önce ne yaptım?" derken kaşlarım istemsizce havaya kalktı, Şah'da değil önümüzdeki yoldaydı bakışlarım. "Yıllardır kendi başına bir devlet gibi geçinen adamı kendi aracının içinde cayır cayır yaktım." Arada göz ucuyla beni ve tepkilerimi yokladığının farkındaydım fakat ben ona karşılık vermeden devam ettim sözlerime. "Bir kadın bağırıp çağırıyorsa eğer hâlâ bir umudu vardır ve durumu kurtarmaya çalışıyordur ama eğer susuyorsa..." Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp parçalamak ister gibi sıkmaya başladığımda kısık gözlerimi Şah'ın sinir bozucu yüzüne çevirdim. "İşte o zaman değil tüm limanı önüne serili okyanusları bile ateşe verip gözden çıkarmış demektir Şah, sen sen ol bir kadının duyurduğu sesinden değil içine döktüğü hırsından, sessizliğinden kork."
"Yani şimdi aslında üzülmediğini ve tek amacının intikam olduğunu mu söylemeye çalışıyorsun." dedi dalga geçer gibi gülümseyip sert bir manevrayla direksiyonu kırarak ara bir sokağa saparken. "Kamer'i tüm yaptıklarına rağmen hâlâ canını verircesine çok seviyorsun."
Karnımın kasıldığını hissettim. Şah'ın sözleri her ne kadar kanımdaki öfke seviyesini arşa yükseltse de haklıydı, ben onu hâlâ delicesine, canımı verircesine, kafayı yercesine çok seviyordum. Çünkü o Kamer'di; beni tıpkı küçük bir bebeği gibi seven, şımartan, yıllar sonra bana nefes olan, bu dünyada yaşanılacak bir hayat olduğunu, ondan alacağımız mutluluklar olduğunu öğreten adamdı o.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK OKYANUS II
Novela JuvenilBir eliyle ensemi sıkıca kavrayıp bedenimi kendisine yaslarken, dudaklarını hemen dudaklarımın kenarına bastırdı. "Ellerimi açtığın an başına gelecekleri biliyorsun değil mi?" diye sordum, sıcak nefesi tenime vuruyor, gözlerinin içine kadar güldüğün...